Bel fıtığı, bel omurları arasındaki disk denilen yapıların yoğun bir jöle kıvamındaki çekirdeğinin çevresini saran anulus fibrozus tabakasından dışarı çıkması olduğunu belirten uzmanlar, tüm omurgaya esneklik veren, hareket etmemizi sağlayan bu diskler, omurlar arasında bir amortisör gibi görev yaptığını söyledi.
Omurgaya yük bindiğinde bu diskin esnediğini ve üzerine binen yükü uygun şekilde hafiflettiğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Ani aşırı yükler yada uzun süreli fiziksel ve zihinsel yükler, stresler bu disklerde aşınmalara ve yıpranmalara yol açar. Buda sonunda çekirdeğin zayıflayan halkadan dışarı çıkmasına yani fıtığa sebep olur.
Klinik şikayetlere yol açan bu baskılar sadece ağır yük kaldırma ile sınırlı olmaz. Mesleki faktörler, günlük yaşam aktiviteleri omurga fizyolojisine uygun davranmama, sigara içme ve hareketsiz yaşam yada geçirilmiş bir travmanın da fıtığa sebep olabilir.
Fiziksel yükler kadar zihinsel ve duygusal yüklenmelerde omurgayı çevreleyen kaslarda kronik spazmlara ve ileride spazm-ağrı-spazm döngüsüne yol açar. Buda fıtık oluşumunu tetikleyebilir. İnsanlar, fiziksel risklere dikkat etmeleri kadar stresle baş etmeyi ve mizaç özelliklerini yumuşatmayı da bilmelidir” diye konuştu.
Bel, kas iskelet sistemi hastalıklarının en sık görüldüğü bölge olduğunu belirten Şahabettinoğlu, “Yapılmış olan çalışmalar, sanayileşmiş ülkelerde yaşayanların yaklaşık yüzde 80’inin aktif yaşamlarının bir döneminde bel ağrısı çektiğini göstermektedir.
Bel fıtığının bel ağrısı yapan sebeplerden sadece birisi olduğunu ve bel ağrılarının ancak yüzde 5 ile 11’inden bel fıtığı sorumludur. Uygulanan klasik bir tıp tedavisi olan maniplasyon (elle tedavi) yöntemi ile bel fıtığı hastalarının yüzde 98’inde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ancak ayaklarda ilerleyen güç kaybı, idrar-büyük abdest kaçırma şikayeti olan veya ameliyatsız tedavilere cevap vermeyip şikayetleri ilerleyen yüzde 1 ile 2 gibi çok az sayıdaki hastada ameliyat gerekebilir” dedi.
İHA