Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığında (TİKA), Danışma Kurulu Toplantısı öncesinde kurum faaliyetleri ve güncel konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Suriye’deki gelişmelerle ilgili, "2011 yılı Nisan ayında Suriye’de ilk dram başladığında, ilk iltica hareketleri başladığında Cumhurbaşkanımız o zaman ‘Bir güvenli bölge teşkil edelim, orası uçuşa yasak bölge olsun ve bir eğit donat projesi kapsamında da yani bölgenin güvenliğini kim sağlayacak? Yerli halktan kendi güvenlik güçlerini eğitip, donatalım müttefik ülkeler olarak ve kendi güvenliklerini kendileri sağlasınlar’ demişti" diyen Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye fiilen bu güvenli bölgenin olabileceğini 24 Ağustos’ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı ile göstermiştir. Cerablus’tan başladı harekat bilindiği gibi ve çok kısa sürede Cerablus güvenli hale getirildi. Şu anda 45 bin insan hem Türkiye’den ya da Suriye’nin içinden başka yerlerden gelenler var hem Cerablus’ta kendileri var, 45 bin insan Cerablus’ta şu anda hayatını idame ettiriyor. Biz buna çok seviniyoruz çünkü o insanların çocukları kendi memleketlerindeki okullara gidiyorlar, kendi memleketlerindeki parklarda oynuyorlar. Kurban Bayramı’nın birinci günü Genelkurmay Başkanımız ve komuta kademesi ile birlikte ben bayram namazını Karkamış’ta kılmıştık. Gaziantep Valimizin verdiği bilgi o gün bile bin 780 kişi Cerablus’a geçmişti. Güvenli bölgenin ne kadar gerçekçi olduğunu o hareket göstermiştir fakat şimdi ortada başka bir dram var. Fırat Kalkanı Harekatı’yla güvenli hale getirilen bu bölgeleri, Cerablus ile Azez arasında yaklaşık 90 kilometre eninde ve toplam 2 bin kilometrekare El-Bab’a kadar bu alanda zaten şu anda 530 bin insan yaşıyor, 530 bin insanın yaklaşık 80 bini çadırlarda yaşıyor ve yaklaşık 120 bini çadır bile yok, yazın üzerinde bir çaputla, bez parçası ile gölgelendikleri, kışın onun da olmadığı bir alanda yaşıyor. Türkiye, öncelikle bu bölgedeki insanların da barınma ihtiyaçlarının karşılanması için gayret sarf ediyor. Azez’de her şey stabil hale geldi derken yaklaşık 1- 1,5 ay önce bir bombalı araç saldırısıyla parlamento binası ile mahkeme binası arasında bir pazar yerinde bombalı araç saldırısıyla 40 civarında insan vefat etmişti."
"OLUŞTURMAMIZ GEREKEN KAMPI ALT YAPISI İLE HAZIR ETTİK"
Azez’in belki de yeniden inşasının gerektiğini söyleyen Kaynak, "Çobanbey’de, el-Rai’de şu anda binaların pek çoğu ağır hasar görmüş vaziyette, hem ilçe merkezinde hem köy evleri bombalanmış. İstiyoruz ki Çobanbey’deki binaların onarılabilecek olanlarını onaralım, onarılamayacak olanların da yerine bildiğimiz kendi geleneksel yaşam tarzını sürecek şekilde köy evleri, binalar yapılsın. Türkiye şu anda bu bölgede tarım alanında, güvenlik alanında, enerji alanında, her alanda ihtiyaçları tespit ediyor. Tabii bunlar bizim kendi bütçemizi kendi boyutumuzu aşan işler, netice itibariyle orada bir başka ülkenin egemenlik sahasında yani en azından bizim egemenlik sahamızda ancak bu bölgede bir yandan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) var, bildiğiniz gibi Türk Silahlı Kuvvetleri bu harekatı Özgür Suriye Ordusu’nu destekleyerek yapıyor bir yandan yerel Meclisler var. Bu yerel Meclislerle koordinasyon halinde ÖSO ve Yerel Meclisler, meşru muhalefet muhatap alınarak bir iş planı üzerinde çalışıyoruz. Suriye’nin aslında Halep’in batısında da ayrı bir dramı var. Halep’in batısında İdlib’e doğru, bütün köylerin etrafında her bir evin yanında bir çadır, bir baraka var. Demek ki insanlar taşındıktan sonra o tarafta bir yakınlarının yanına sığınmışlar ancak biz daha önce Halep’in tahliyesi başladığında konuşmuştuk orada oluşturmamız gereken kampı alt yapısı ile hazır ettik, yani kampta barınmak isteyenler için fiziki mekanlar hazır halde" şeklinde konuştu.
"SINIRA SIFIR NOKTADA BİR LOJİSTİK DEPO İNŞA EDİYORUZ"
Bir yandan insani yardımların yapıldığını kaydeden Kaynak, "Hatırlayın, Halep için yardım kampanyası başlatıldığında bir yandan Diyanet İşleri Başkanlığı bir yandan her bir insanımız Cilvegözü’nden o yardımların gitmesini Kızılay ve bir takım Sivil Toplum Kuruluşlarımızın vasıtasıyla da dağıtımını koordine etmiştik. Şimdi aynısı için Elbeyli ile Çobanbeyli arasında sınıra sıfır noktada bir lojistik depo inşa ediyoruz, başladık bu inşaata. Neden? Zaten bu yardımları Türkiye’deki Türk halkı gönderiyor, dağıtımları da düzenli olsun ve ihtiyaç sahiplerine ulaşsın. Bölgede inanılmaz sayıda yabancı STK’lar var. Gıda alanından hijyen alanına, sağlık alanından başka alana kadar bunların da Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun şekilde, madem bu yardımlar Türkiye’den giden yardımlar, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun şekilde de ihtiyaç sahiplerine ulaşsın diye bir alt yapı çalışması yapıyoruz, çok yakın planda bu deponun biteceğini öngörüyorum ben. Çalışmaları geçtiğimiz hafta başladı, depo lojistik merkezinin içinde kuru gıda depoları, soğuk hava depoları, fırın, un depoları gibi ihtiyaçlar olacak. Gaziantep’ten, Mardin’den, Manisa’dan insanlar bir tır un gönderiliyor misal, bir başkası yağ gönderiyor, bunlar o tarafa düzenli bir şekilde dağıtılmazsa bir çuval un sırtlayan unu götürüyor, bir çuval mercimek sırtlayan mercimek götürüyor istiyoruz ki bu lojistik merkezimizde bu tür büyük ambalajda gelen şeyleri de ayrıştıralım, paketleyelim, gıda paketleri haline getirelim istiyoruz" ifadelerini kullandı.
(Pelin Üzek / İHA)