DP İnegöl ilçe teşkilatının olağan genel kurul toplantısına katılan Uysal, “Kanlarıyla, canlarıyla bu vatan toprağını bize bırakan şehitlerimizi şükranla yad ediyorum. Türkiye’nin pek çok cephesinden kuşatıldığı bir dönemde bugün İnegöl’deyiz. Milletimiz ve devletimiz hedef halinde. Varlığımızı münakaşaya açmak isteyenler, alması gereken cevabı aldılar. Şanlı bir tarihin içerisinde pek çok zorluğu aşarak bugünlere kadar geldik. Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz bu evrelerde olduğu gibi bugün de büyük bir eşikteyiz. Milletimizle de bölgeyi şekillendirecek hayati gelişmelerin ortasındayız. Siyasi sınırların çizildiği, büyük güçlerin yarınlara daha iyi müdahale edebilmek için dizayn ettiği coğrafyamız, bugün yine bir tehlike içerisindedir. Bir barış dini olarak anılan İslam dinini, teröristler yüzünden yanlış anılıyor. Türkiye’miz 30 yıldır bir terör gailesi ile meşgul ediliyor. Coğrafyanın baş aktörleri olarak bugün bu coğrafyada huzur ve sükûnu temin etmemiz gerekirken, yanlış politikalar neticesinde bölgemiz, İslam dünyasının büyük coğrafyası kan ve gözyaşı içerisinde. Türkiye’nin üzerine kurulduğu temel değerleri referans alarak büyük bir tecrübeden damıtarak ortaya koymamız gereken idealleri, bölgenin huzuru, refahı ve güvenliği için bölgeye vaaz etmemiz gerekirken Türk devlet bütünlüğünün dışına çıkarak Türkiye’nin ve bölgenin güvenliğini tehdit edecek yanlış politikalar yaşıyoruz. Bir yandan terörle mücadele ederken, terörist organizasyonlarla komşu olan bir Türkiye portresiyle karşı karşıyayız” dedi.
Devlet olmanın bir numaralı vasfının güvenliği sağlamak olduğunu ifade eden Uysal, “Türkiye her daim mazlum milletlere öncü bir millet olarak dün olduğu gibi bugün de mazlumlara bağrını açtı. Bütün bunlardan önemlisi, o insanları kendi topraklarında huzur içerisinde yaşatacak bir dış politikayı tercih etmektir. Bir devlet olmanın bir numaralı vasfı güvenliği sağlamaktır. İşsizlik istikrarlı bir şekilde büyüyor. Türkiye bugün sadece üreten bir güç olarak değil, sahip olduğumuz genç nüfusla beraber çalışan nüfusun, çalışmayan nüfusa oranını değiştirerek bu iklim içerisinde insanımızın zenginliğini artıracak bir refah modeli esas almadığımız sürece uluslararası sermaye eliyle, borsa eliyle, dünyada bir tüketen güç halinde Türkiye karşımıza çıkar. Türkiye sahip olduğu imkan ve kabiliyeti hayata geçirecek bir siyasete sahip değil. Türkiye’nin geleceğini kendi içindeki akitlerini yeniden tazeleyerek, ardımızda bıraktığımız toprakların sesi olarak, onların da gözyaşını silecek bir iradeye dönüştürmek zorundayız. Bunu yapabilmenin pek çok yolu vardır. Türkiye'nin akıl yenilenmesine ihtiyacı var. Bir kere yapabilenlerin bir kez daha yapabilecekleri bilinci içerisinde, devlet ve milletin yeniden aynı potada, aynı idealleri sevk ve irade edebilecek şekilde bir yenilenmeye ihtiyacı var” diye konuştu.
(İHA)