Yargı faaliyetlerini de bildiğimiz üzere Adalet Teşkilatı yürütür.Bu adli teşkilatın da kararları veren Ankarada konuşlu bulunan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemeleri, hakim ve savcıları atayıp denetleyen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi idari makamlar ve kasabamızda şehirlerimizdeki Asliye Ceza Mahkemeleri gibi yerel mahkemeleri, illerde ise Adli Yargı Adalet Komisyonları, Seçim Kurulları, İcra Denetleme Hakimleri, kamu millet adına soruşturma ve dava açmaya/açmamaya yetkili başsavcıları, savcıları vardır. 20 Temmuzdan itibaren de bunların arasına İstinaf Mahkemeleri ismiyle yerel mahkeme kararları Ankaraya temyize gitmeden önce denetleyecek mahkemeler girecektir.Ancak, diğer taraftan adli teşkilatın, mahkemelerin, hukukçu olmayan, daha doğrusu hukuk eğitimi almamış personelleri vardır ki, ön planda olmayan bu kesim, ülkede adaletin tecellisinde, adli iş ve işlemlerin görülmesinde çok büyük önem ve yer kapsarlar.Kasabalarda yeni tayin olan hakim ve savcılar bilirler, ilk görev yerlerine gittiklerinde o yerin katibi (zabıt), baş katibi (müdür), mahkemenin mübaşiri çoğu zaman o denli bilgi ve beceriyle doludur ki, gelen hakimi savcıyı pratik anlamda adeta eğitir, mahkemenin tüm düzenin işleyişini dolayısıyla adaleti sağlar, adaletin fotoğraf karesinde olmayan gerçek neferleridir.Hele icra müdürleri; öfkeye, şiddete, her tür saldırıya açık biçimde çalışan icra müdürlerinin yetkilerini okuduğunuzda, taktir hakları yargı ve denetlemeye tabi olsa da, bazen bir hakim savcı hatta bakanda bulunmayan güçlere rastlarsınız. Bir çok tacir, esnaf sanayici, memurun yani vatandaşın başına gelmiştir. Çilingirle dilediği kapıyı açtırıp boşaltmaya, bir malın kime ait olduğunu haciz esnasında taktir edip depoya kaldırmaya, çok önemli sonuçlar doğuran kabul/red kararları vermeye yetkili olan icra müdürünün, hacizli bir taşınmazı kiraya vermeye, hacizli tarla veya meyve bahçesindeki mahsulleri zamanında çapalattırmaya, toplattırmaya, kira bedellerini toplamaya, kira bedellerini ödemeyenler hakkında bunların tahliyesi için gerekli işlemlere başvurmaya, taşınmazın vergilerini ödemeye de yetkileri olduğunu biliyor muyduk? Eminim bu alana uzak bir çok meslektaşım da buna şaşıracaktır. İcra müdür (veya yetkilendirilmiş yardımcılarının) çocuğu anadan babaya verme, bina yıkım, nafaka, tazminat gibi bin türlü mahkeme kararı, icra kuvveti olmaksızın hiçbir anlam ifade etmez adeta duvara asmalıktır.
Özetle TVlerde, gazetelerde, medyada devamlı suretle adli güçten, hakim, savcı HSYK gibi kavramları duyan vatandaş, adli gücün gerçek neferlerinin sahada çalışan katip, başkatip, mübaşir, icra memur ve yardımcıları olduğunu bu vesile ile daha iyi anlamalı ve bilmelidir. Maalesef bu kesim gerçek adli neferler hiçbir dönemde mali ve sair haklar bakımından donatılmamış geçim sıkıntıları ile baş başa kalmıştır.Halbuki hakimin vicdanı cüzdanı ne kadar önemli ise bir hukuk devleti için olmazsa olmaz adli işlemleri yerine getiren adli çalışanların, özlük ve mali hakları da bir o kadar önemli olmalıdır. Devletin üç önemli erkinden olan yargı gücünün gerçek neferlerinin bu vesile ile hatırlanmasına katkıda bulundu isem ne ala.Saygılarımla...