Ofisimde kahvemi içerken çalan telefonda eski bir tanıdık , bu cümleyle ifade etti sorusunu. Tabi sorunun anlamını toparlamam fazla sürmedi. Şöyle demek istiyordu. Bir şirketten alacaklarımız var, mal verdik vadeye bağladık, şu kadar çek, şu kadar açıkta resmi bakiyemiz var, şirket iflas erteleme tedbirli dava açmış, tedbir verilerek şirket aleyhine icra takipleri yasaklanmış, şirkete bir de kayyım atanmış, şimdi bu parayı nasıl alacağız Avukat bey? Kısa bir süre dinledikten sonra hımm dedim kafadan. Yüzde doksan dokuz ihtimalle Bu paraya su iç tarzında biraz acılı ve bol soslu mütalaamı verdim. Hoşuna gitmedi tabi. Ama dost acıyı söylemeli ya. Dos doğruyu söylemek de bazan hoşa gitmeyebiliyor. İnsan fıtratındadır, biz ne kadar doğru ve isabetli mütalaaya gayret etsek de karşımdaki ÇÖZÜM, çare ARIYOR. Öyle ya vergisini kuruşuna kadar verdiği bir alım satım. Kâr ve zarar ne kadar kardeşse de sattığı bir ürünün karşılığından vazgeçmek, istisnalar hariç bazı olaylarda dolandırıldığını hissetmek her kesim ve insan için hele üreten için zor duygular. Arkasından işitmeye aşina olduğumuz tatsız cümlelerle muhabbet sona eriyor tabi. Özellikle Çekte caydırıcılığı yok eden kanuna, hükumete, sisteme, alayına haklı sitemler.Neden mi su iç diyoruz. ?İflas erteleme tedbir kararı alan şirketin bilançosu borca batıksa ve şirket toparlayamazsa zaten sonu iflas kararı ile sona erecek. Muhtemelen ki yüzde 99larda şirketin ilk sıradaki alacaklıları ipotek alacaklısı olan bankalar ve işçi alacaklarıdır. Geriye mal mülk kalacak ki iflas idaresi diğer alacaklılara para ödesin. Ben bu yaşıma geldim, iflas idaresinin teminatsız sıradan alacaklılara (resmi hesap, çek senet ve diğer sıradan alacaklılara iflas tasfiyesi sonrasında para ödediğine şahit olamadan mesleğim bitecek. Çok çok istisnalar haricinde Yok böyle bir şey. İşçi alacakları öncelikli olmasına rağmen işçilere bile sıra gelmiyor. İflasta parasını alabilen sadece 1.sıra ve dereceye yerleşik taşınmaz vs. ipotek teminatlı banka alacakları. Diğer seçenekte ise İflas Erteleme tedbir kararını alıp ta İYİLEŞMİŞ şirket oranı yüzde1 lerde. Bu kararın artık İYİLEŞMEK için değil, BAŞKA GAYELERLE alındığını bilmeyen bir KANUN KOYUCU kaldı. Kayyımların ise başka iş güçleri var onlar sizin bildiğiniz gibi şirkete dahil değiller. Şirketi idare eden yine eski simalar.Artık ŞİRKET ÇEKLERİ ALIRKEN İKİ KERE DÜŞÜNMEK gerekiyor. Çözüm mü . Gerçi dilimizde tüy bitti ama yine tekrar edelim.Vadeli satışlarda dikkat ve Özeni en üst seviyeye çekelim. Üreten kesim artık Hükümete daha fazla baskı yaparak özellikle vadeli piyasaların vaz geçilmez enstrümanı ÇEK için CAYDIRICILIĞI artık hakim kıldırmak zorunda.. Çekte eskisi gibi seneler değil süresi 3 ay 6 ay gibi çok ta uzun olmayan hapis cezaları geri gelmeli, kurallar sık değişmemeli, kısa süreli yargılama ortamı kurup çekler için farklı renklerle farklı miktarlarda banka garantisi üretmek, ihtiyati haciz istemlerinde teminat şartını kaldırmak (Teminatlar binde 999 geri çekiliyor ne anlamı var çeklerde ihtiyati haciz esnasında teminat istemenin ? resmi belge statüsünde bir belge değil mi?) gibi aklı başında politikalarla, Ödeme zorluğu içine düşen çeken firmalarla ilgili de Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca destek ve iyileştirme amaçlı baştan aşağı acil ve etkili reformist politika ve kurallar devreye alınırsa, ki dünyada sayısız örnekleri var ; Piyasa ve üreten kesimler belki nefes alır, piyasaya güven ve itibar gelir.