YAŞANAMAZ, TRAFİĞİ FELÇ, SAĞLIKSIZ, ESTETİKSİZ ŞEHİRLER, KASABALARIMIZ... HEP BERABER YARATTIK BU UCUBE MANZARALARI. Dünyayı dolaşıp da çevresine, görüntüsüne, cadde sokaklarına, tarihi dokusuna, yeşiline mavisine imrenmediğimiz (maazallah) bir Suriyenin yıkılmış yeni Halepi, Irakın Bağdatı kalmıştır sanırım. İngilizin ilinden, Japonun adasından, Finlilerin fiyortlarından hatta elin Arabının emirliklerinden güzelim memlekete döndüğümüzde ahlar vahlar çekmeyeniniz var mı, dürüst olalım. BU GÜZELİM EŞSİZ COĞRAFYAYI NE ARA BU KADAR BERBAT İMAR VE İHYA ETTİK! Nefessiz binalar tıkamış kentlerimizin damarlarını o kadar. Bir keşmekeş, estetikten görsellikten faydadan uzak görgüsüzlükte tavan yapmış, doğanın bağrına saplanmış hor yapılar arasında; İNSAN unutulmuş İNSAN. Tek başına göç ile açıklayamaz bu ziyanı, zira Balkanlardan, doğudan, güneyden akanlara hesapsız hesaplarla hep beraber kurban verdik yeşili doğayı.İçim acır Osmangazide Zafer, Atıcılar Yıldırımda Mesken Arabayatağı Gürsu ve nice mahallelere yolum düştüğünde. Sokağın ucuna bıkan çıkmaz binalar, meskenlerle karışık atelyelerin cirit attığı kimliksiz kişiliksiz semt manzaraları yüreğimizi acıtır; Nilüfer, kötünün epey iyisinde kalmıştır da, Karacabey, İnegöl Orhangazi, güzelim ilçelerimiz hepsinde manzara aynı. İNSANın unutulduğu kentler. Ya Gemlik, Kumla, Mudanya Güzelyalı Burgaz? Haydi itiraf edelim ecnebi elinde olaydı bu Cennet köşeler bugünkü zavallı nefessiz zevksiz hor binalara kurban edilir miydi bu CENNET VATAN PARÇALARIMIZ? Suçlu sadece baştakiler mi? Güzelyalı Burgaz Mudanya Kumla Gemlik ve diğerlerinde zeytinliklerin neredeyse tamamına 5-10 kat imar veren Belediye meclisleri, ranttan cebini dolduran arazi sahipleri, müteahhitler... Hatta yeşilini kurban verip akçeye tamah eden yöre Halkları tamamen masum mu? Şimdilerdeyse modamız Kentsel Dönüşüm. Ama takmayın/bakmayın ismine. Gerçekte kimsenin Kenti, İnsanı dönüşümü, düşündüğü yok. Demeçlerde, sözlerde, dillerde afilli güzel cümleler ama; perde arkası görüşmelerde gündem ve akıllar yine rantta, yine beton miktar artışlarında (emsal artışı=beton miktarı artışı). Hadi yine dürüst olalım, Kensel dönüşümün zihinlerde, insanımızda çağrıştırdığı kavramlar KAZANÇ, PİYANGO, DEĞER ARTIŞI, FIRSAT gibi AKÇELİ şeyler değil mi? Hangimizin umurunda tarihi doku, yeşil alanlar, geniş otoparklı caddeler, çocuklara gençlere yaşlılara yaşam alanları, etrafı geniş huzur veren ibadethaneler, kamusal alanlar, daracık sıkışık apartmandan bozma değil Cambridgede örneklerini gördüğümüz okullar, kolej yapılar. Komşumuzu kaybetmek, GÖKYÜZÜNÜ KAYBETMEK, RÜZGARI KAYBETMEK, RUHU KAYBETMEK HANGİMİZİN UMURU VE ÖNCELİĞİNDE. Varsa yoksa benim dairemin fiyatı şu olacak, üç beş metrekare daha beton (yapı) alabilir miyim? derinliği. Oysa bu derinsizliklerle buralara geldik daha fazla gidecek yer kalmadı bu perspektiften üzgünüm hâlâ çok uzağız.İşin Kanunlar kısmına gelince; efendim bu alanı düzenleyen İmar Kanunumuz vardı. Sonra Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanunu, Gecekondu Kanunu, Kültür Varlıkları Kanunu, Kamulaştırma Kanunu derken Afet Yasası da dahil oldu Kanunlar kervanına.İmarımıza dair bu kadar kanunumuz var, ama KENTLERİMİZ, İMARIMIZ YOK. Zaten hangi alanda çok kanun varsa bilin ki orada ona dair hukuk şüphelidir bunu biz hukukçular iyi biliriz.Elbet ki sadece kanunla olacak iş değil. Kafaları değiştirmek, geleceğimizi, çocukları, yaşlıları, yüz hatta bin yıl sonrasını düşünmek, gökyüzünü, rüzgarı sahiplenmek, İNSANI DOĞAYI SEVMEK, Binlerce kanundan daha tesirli enstrümanlar değil mi ?İmar uzmanları, hukukçular, hatta profesör mertebesindeki hocalarımız bile yürürlükteki LABİRENT Kanunlara şaşkın. Riskli alan, riskli yapı kavramları, Belediye Yasası 73.madde, Büyükşehir Yasası özel hükümleri, hatta İmar Yasası 18 madde, Kamulaştırma Yasası hükümleri .. ve devamı .Onca Kanunun Kentsel dönüşüme uygulanabilecek onca madde hükümleri, yetki ve sorumluluklar bir diğerine o kadar girmekte ki, ilaveten O KADAR HIZLA DEĞİŞTİRİLMEKTE VE İPTAL EDİLMEKTE Kİ BU MADDE HÜKÜMLERİ. Bir inşaatın projesi başlayıp bitinceye kadar mevzuat sekiz kez değişimden geçmekte. İşte size kanunların hızına yetişemeyen Altıparmakta Darmstadt ta öylesine duran 10 katlı UCUBE bina. İşte size Kentsel dönüşüm Kanunumuzun ilk uygulaması ve gururumuz ! DOĞANBEY FACİASI .. Daha onlarca kötü emsal..Vatandaşın kafası karışık bırakın vatandaşı, uzmanlar bile kentsel dönüşüm mü riskli yapı mı riskli alan ilanı mı hangi yoldan gidilmeli hayati sorusunun cevabını veremez halde. Bilinçli bir karmaşa, bulanık su, görgüsüz ranta , akçeli kavgalara daha bir elverişli bir ortam mıdır yoksa? Bu zihniyetle kentsel dönüşüm alanı da uyanık apartman yöneticileri, sadece gelişmiş bölgelere göz diken kent ve İnsanı umuruna almamış kurumlar ; ve tabii ki bize özel -CAMBAZLARA- kalmış durumda.Saygılarımla.