Yeni Borçlar ile kefalet hukuku alanına gerçekten de önemli yenilikler, özel hükümler getirildi.15 yıl öncesine kadar kadın, eşinin rızası olmadan borçlanamıyordu. Sulh hakiminden özel kararlar alırdık. Mahkemenin kapısını sıkça çalar ve iyi de para kazanırdık. Sonrasında 10 yıl kadar serbest dönem oldu. Evli kadın da erkek de dilediği gibi borçlandı, kefil oldu. Yeni borçlar yasası ise bu yöne tekrar bir disiplin getirdi.Anılan yasanın kefalet aktinin şekil şartlarını düzenleyen 583. maddesinde; kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu, yine 584. maddesinde; eşlerden birinin diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceğini; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olmasının mecburi olduğu belirtilmiştir.İcra kefaletinde ise haciz esnasında veya icra müdürlüğünde memur bir tutanak düzenler. Tutanakta kefil olmak isteyen kişi veya şirketin yetkilisi tutanağı imzaladıktan sonra tutanak kefillik açısından artık mahkeme kararı yerine geçer. İcra kefilliğinin şekline dair icra İflas kanununda açıklık olmadığı için Yargıtay uygulamasına bakacağız. Yargıtayımız der ki bu durumda Borçlar Kanunu kitabına bakılır. Kitapta yukarıda özetlenen 583.madde unsurları icra kefilliğinde de bulunmalıdır.Özetle icra memuru huzurunda kefilliğin geçerli olması için miktar ve tarihin kefilin el yazısı ile yazılı olması (icra memurunun yazısı bilgisayar çıktısı geçersiz) asgari şart. Bunun dışında kefil evli ise eşinin yazılı ve açık rızasının da alınması şart. Sonradan alınacak muvafakatname gibi belgeler geçersiz, rıza o anda alınmalı. Tabi ayrı yaşama hakkı veren bir boşanma davası açılmışsa eş rızası aranmıyor (Bu arada karısından kocasından çekinen uyanıklar bir gün evvel boşanma davası açıp kefaleti imzaladıktan sonra davadan vazgeçmeyi denemekteler. Kanımca bu durum muvazaanın bir türü olup geçersizliği meşru hale getiremez).