Sermaye yetersizliği , girişimci çokluğu, Türk ekonomisine özel bir çok alt nedenle kambiyo senetlerinin amiral gemisi olan ÇEK , yine en çok kullanılan vadeli ödeme aracı olma fonksiyonunu devam ettiriyor. Özetle piyasalarımız yine ÇEKLE dönüyor.
Malum, 2016 Ağustos ayında yürürlüğe giren yeni çek yasası ile karşılıksız kalan çekler için tekrar dolaylı yolla- hapis cezası getirildi. Yasanın düzenleme biçimini bu satırlardan eleştirmiş, kimi hükümlerinin Anayasa mahkemesince iptal edilebileceğini, kimi hükümlerin ise uygulamada oldukça tereddüt yaratıp öncelikle vatandaşı, uygulayıcıları, mahkeme ve üst mahkemeleri hatta hukuk bilimcileri bile bir birine düşüreceğini belirtmiştim. Üzerinden bir yıl gibi kısa bir süre geçti. Maalesef ve elbette ki dediklerimiz bir bir çıktı. -Kötü yazılan- Yasanın uygulaması tam bir curcunaya dönüştü. Çünkü yasayı yazan hazırlayan abiler bu işin dışındaydılar ve kulaklarını da tıkamışlardı. Bakalım neler oldu.
Yasada yetkili mahkemeler olarak -muğlak biçimde -bildirilen İcra Ceza Hakimlikleri kendilerine gelen dosyalarda görevsiz olduklarına dair karar verdiler.
Dosyalar üst mahkemelere gitti. Üst mahkemeler yerel mahkemelere dosyaları iade ettiler. Dava dosyaları altı ay sekiz ay boşlukta kaldı. Oysa yasaya mahkemelerin yetkisinin başlayacağı tarih daha açık seçik işlenebilir, yüz binlerce dosyanın kafaları ve mahkemeleri bu şekilde meşgul etmesi önlenebilirdi.
Çek sizin şirketin emrine düzenleniyor, siz bu çeki doğal olarak ciro edip satıyorsunuz, ciro yoluyla en son Mehmet efendi bankaya ibraz ediyor karşılıksız kaldıktan sonra sizden parayı alıp çeki size veriyor. Bu durumda yerel mahkemeler sizin şikayet hakkınızı kabul etmiyor. Gerekçesi de şu karşılıksız çekte sadece bankaya ibraz eden kişi şikayete yetkilidir. Bu gerekçeye bazı üst mahkemeler Bozma kararı veriyor, bazıları ise tam tersi. Yargıtay'ın da çelişik yönde kararları var. Maalesef kanunun kötü yazılımı burada da bir curcuna yaratıyor. Zaman para insan israfı, elindeki çek'in ne işe yarayacağını bilemeyen esnaf.
Bize özgü bu durum.
Karşılıksız Çekte şikayet süresi karşılıksız kaldıktan itibaren 3 ay ve her halde bir yıl olarak yazılmış. Bunu da farklı yorumlayan mahkemeler var. Curcuna burada da hakim.Tüzel kişiler, şirket çeklerinde cezaya kimin muhatap olacağı koskoca bir soru işareti. Kanun yazımında burada da yoruma açık hükümler var. Çeki imzalayan çekin tarihinde şirketten ayrılmışsa şirketin yeni temsilcisi mi cezalandırılacak ? hangi yetkililer cezaya tabi. Tam bir curcuna.
Kanun metninde Cezada önce çek miktarı faiz ve yargılama gideri toplamı kadar para cezası denmişti. Anayasa Mahkemesi haklı olarak kısmen iptal etti zira faizin başladığı tarih belli ama hangi tarihe kadar faiz? Belli değildi. Yargılama giderleri yine aynı şekilde muğlak bir ifade. Cezada bilinebilirlik ön görülebilirlik olması lazım. On binlerce dosya hesaplama için gereksiz yere bilirkişilere havale edildi. Gereksiz giderler yatırıldı dosyalara. Sonra AYM kısmi iptal kararı gelince sadece çek aslı kadar para cezası verilir oldu. Döviz çeklerinde ne yapılacağı halen belli değil. AYM kararı ışığında bakılırsa döviz çeklerine ceza verilmemesi gerek zira ceza tayininde TL cinsinden olacağı için hangi tarihteki hangi döviz kuru efektif alış mı satış mı ? uygulanacak. ? Burada da curcuna hakim.
İcra mahkemeleri tarihlerinde icra dosyası bulunmayan bir dosyaya bakılmamış. Oysa çek ceza davalarında icra dosyası açılma şartı yok. Avukatlar çareyi icra dosyası açıp mahkemeye bildirmekte bulmuş. Curcuna devam etmekte.
Karşılıksız çek ceza kararını eksiksiz verebilen bir mahkemeye ödül vermek lazım zira CMK,TCK, TTK ve diğer hükümler labirent gibi birbirine gecik. Çözebilene aşk olsun. Sıra infaza geldiğinde de infaz hakimleri ve memurlarına çok iş düşecek .
Eh , birkaç satırlık anlaşılabilir kanun hükmü hazırlamaktan yoksun abilerin yarattıkları bu kadar karmaşa şimdilik yeterli. Milyonlarca liralık israf, Hakim, Savcı, Avukat, Vatandaşın milyonlarca saati daha büyük israf. Karşılıksız çekte nihai nereye varacağını bilememek alacaklısı için de çek sahibi borçlu için de çok daha büyük kaos. Yargıtay'ın vereceği kararlarla önümüzdeki süreç içerisinde bu curcunanın azalacağını düşünüyor ve temenni ediyorum. Bu aşamada curcunayı azaltma adına da Üniversitelerin ceza hukuku kürsüleri hocalarımız ve Yargıtay daire başkan ve üyelerinin bir şeyler karalayarak yol gösterici olması hiç de fena olmaz. Saygılarımla.