Başta Spor Toto Süper Lig olmak üzere Profesyonel Futbol kulüplerinin sahne aldıkları 2018 / 19 dönemi, mali anlamda oldukça sancılı başladı.Kül halinde Kulüp olarak adlandırılan ve Derneğin de içinde bulunduğu şirketler topluluğundan oluşan 'Kulüplerimiz' zaten yeterince borçluydu. Üstüne bir de 2018 faiz ve döviz çıkışları eklenince kulüpler için yönetilemez haline gelen bu durum kaçınılmaz biçimde içinden çıkılmaz hal aldı.Açıklanan bilançolar, borç tabloları ürkütücü. 10 Milyar TL'lere ulaşan toplam borç yükü, ülke ekonomisini bile ilgilendirir seviyede. Kulüplerde finansal yönetim mi dediniz? O da ne? İdari, sportif, finansal yönetim ilkeleri hak getire. Vizyon, misyon, kalite derseniz, zaten topraklarımızda nadir yetişen bir bitki türü.Sonuçta Süper Lig'deki kulüplerin birçoğunun durumu, ticaret şirketlerinin fiilen ama kayıtlara yansıyamamış iflas hali görüntüsü. Şirket olarak idare edilen kulüpler de vasat topçularına büyük rakamlar belirleyerek hiç değilse şimdilik iflas beyan zorunluluğu dışına atmaktalar kendilerini.Bir yönüyle de fazla feveran etmemeli güzide kulüplerimiz,Her dönem hükümetler, kurumlar, yerel idareler ve belediyeler futbol kulüplerimize fiili pozitif ayrımcılık yapar, inanılmaz hoşgörülerde bulunur. Vergiler, sigortalar, belediye ödemeleri kiralar, siyasi kaygı veya şehir milliyetçiliği ile kavrulmuş sempatilerle öteleni verir. Yöneticilerimiz ve kamu görevlilerimiz dahi, bu pozitif ayrımcılıkları icra ederken mali, hukuki, idari risk almaktan korkmaz. Ancak ve tabii ki, bu böyle gelmiştir ama böyle gitmemesi lazımdır.Gelelim, transfer yasakları nasıl mı konuluyor, kaldırılıyor? Alacağını vadesinde alamayan futbolcu, teknik direktör ve profesyoneller, TFF kurullarına müracaat ediyor, tıpkı dava harcı gibi harç ve gider yatırıyor. T.F.F.'nin UÇK ( Uyuşmazlık Çözüm Kurulu) bir mahkeme gibi ( tahkim ) konuyu davayı genel mahkemeler gibi 3-5 yılda değil, toplam 3-5 ay gibi kısa sürelerde fevkalade profesyonellikle inceleyip şu kadar paranın şu kadar sürede kulüp tarafından ödenmesi kararını veriyor. Karara karşı iki tarafın da TFF Tahkim kuruluna itiraz hakkı var. İtiraz edilmedi veya reddedildi, karar kesinleşiyor. Kesinleşen kararı alan ilgili profesyonel bu kararı bu kez TFF Mali bölüme ibraz edip dilekçe ile transfer yasağı konulmasını istiyor. TFF mali birim, transfer yasağı olarak kayda geçiyor. Transfer dönemi geldiğinde kulüp ya parayı ödeyecek ya da ilgili topçu veya teknik direktörden transfere muvafakat- yazıyı alacak. Bazı kulüplerin 50 yasak dosyası var, bazıları şanslı yasaksız. Parayı ödeyemeyen, transfere muvafakat yazısını alamayan kulübün bir teknik direktör veya oyuncu transfer etmesi imkânsız. Bu nedenle zora düşen kulübün ligden düşme ihtimali bile devreye girebiliyor. Yeri gelmişken buradan bir daha yazayım. TFF kurullarının yetki ve görevleri kalkar ve uyuşmazlıkları çözümleme geçmişte olduğu gibi tekrar mahkemelere taşınırsa futbol dünyası bundan büyük ağır hasarlar, zararlar görür. Ne yapıp edip kurullar, UÇK ve Tahkimin Futbol dünyasındaki Tahkim yargılama yetkileri korunmalı.İşte böyle dostlar. TFF bile Kamu Bankaları iş birliği sonucunda 'kral çıplak'tan hareketle yapılmaya çalışan yapılan ve disiplinlere istisna olması ve disiplinlerden taviz verilmemesi- şartıyla özde karşı değilim. Zira hem kulüpler hem de başta futbol olmak üzere vazgeçilmez spor dünyamızın bekası için esaslı ve yaratıcı çözümler içeren bir şeyler yapmak şarttı. Bu çaba ve süreç içerisinde TFF ve kamu bankalarının çok haksız eleştirilere maruz kaldığını üzülerek gözlemlediğimi de not etmeliyim. Futbolda Transfer yasakları hacizler ve iflasların değil başarı ve şampiyonlukların konuşulacağı günlere kavuşmak dileği ile bu haftaki yazımızı noktalıyoruz. En derin saygılarımla.