Arabuluculuk, hukuk ve iş yaşamımıza giren yeni bir kavram. Kurallar silsilesi.Önce özel hukuk alanına giren her konuda tarafların ihtilafın başında veya orta yerinde sulh olmasına yönelik adına 'ihtiyari arabuluculuk' denilen bir sistem, kurallar ve teşkilat, görevliler bütünü getirildi.Ardından tazminat, işçilik alacakları için önce 'arabulucuya müracaat' zorunluluğu getirilerek 'zorunlu arabuluculuk' müessesesi konuldu masaya.Yine son olarak geçtiğimiz yıl sonunda devreye alınan ticari alacak ve tazminata yönelik davalarda 'zorunlu arabulucuya müracaat zorunluluğu ile ticari davaların bir çoğuna yine bu dizgin vuruldu. Artık, avukatlar veya davacı olacaklar daktilo! başına oturduklarında uyarı ile karşılaşıyorlar. 'Dur! Önce arabulucuya gideceksin.' Dava açmak öyle kolay değil türünden.İş alacak davalarının pek çoğu rakam olarak öyle pek kallavi değil. Pek çoğu 10, 20 ve 30 binlerde. Hatta daha aşağı. Dolayısıyla dava açılmaksızın arabulucu huzurunda çözümler olabiliyor. Sistem fena da işlemiyor hani.Arabulucu arkadaşlar da anlaşma olmazsa pek düşük ücrete talim ediyorlar. Ancak anlaşma olursa rakam üzerinden yüzdeli ücret onları da anlaşma için performansa sevk ediyor. Ancak ticari davalar öyle böyle değil. Rakamlar milyonlara, menfaatler pek çeşide vurduğu için arabulucu huzurunda anlaşma öyle pek ihtimal dahilince değil.Bu nedenledir ki ticari davalarda anlaşma olasılıklarına pek düşük yüzdelerde ihtimal vermekteyim. Hatta yakın zamanda sonuçlarına bakıp belki de bu fasıl arabuluculuk kurumundan çıkarılabilir, zira sarf edilen mesai ve maliyete değmeyecek gereksiz bir prosedür olarak oturacak gibi.Ha bir de arabuluculukta iç hukuk dünyamızda tartışmaya açılan yeni bir fasıl var, Aile arabuluculuğu... Henüz bu konuda yasal bir düzenleme yok. Boşanma nafaka tazminat ve pek çok aile içi davalarda açılması düşünülen fasıla özellikle femin ( ist) kesimden güçlü bir karşı çıkış var. Sosyal medyada ve pek çok mecrada 'aile arabuluculuğu' düşünce kavramına yaklaşımların kadın haklarına özellikle geri kalmış sosyal toplumlarda kadının hukukuna indirilmiş bir darbe olduğuna dair 'dikkate alınması gereken uyarılar' almış başını gidiyor.Adalet Bakanlığı ise tersine oldukça sıcak bakıyor bu işe. Bakanlık Arabuluculuk Daire Başkanlığı aile arabuluculuğu konusunda Avrupa Konseyi CEPEJ (Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu) Uzmanı Maria Oliveira ile birlikte yer alan Lisa Parkinson' un kitabının tercümesi ile birlikte görüşlerini paylaşarak bu işe zemin hazırlıyor. Aile davalarında arabuluculuk konusunda her iki karşı düşüncenin bir temelde birleşmesi gerektiğine inanıyorum. Bugünkü sistemde aile mahkemelerinin aile içi sorunlar, boşanma, nafaka, velayet, çocuk hakları gibi temel sorunlarda ürettikleri hukuki çözümlerin dava yığılması ve diğer alt nedenlerle mağdurların haklarını korumaktan uzak olduğunu düşünenlerdenim. Zıt fikirde olanların ise endişelerinin diyalog temelinde karşılanması gerektiğini düşünüyorum.Konu binlerce sayfaya sığamayacak kadar geniş ama şimdilik bu satırlarda aktarabileceklerim bu kadar. Saygılarımla...