Darısı hâlâ genel kurullarına (anlamsızca) izin verilmeyen Bursa Barosu da dahil olmak üzere büyük Baro’larımızın ve diğer meslek ve sivil toplum örgütlerinin başına.
Kongre’ye dair tesbit ve izlenimlerimi hukuk gözü de katarak toparlayayım.
Bursaspor Genel Kurulu’na katılan bin beş yüze yakın üye, maalesef mevcut üyelerin sadece üçte biri. Salt bu hal bile, en başta kulübe kayıtlı üyelerin kulübe karşı ne derecede duyarsız ya da ilgisiz yahut da yapay olduğunu ortaya koymaya yeterli.
Genel Kurulda senelik 200 TL aidatları ödemeyerek kaydı silinecek 500’e yakın üyenin ismi tek tek okunarak , medya mensupları ve haziruna, izleyenlere büyük eziyet çektirildi. Bu da ayrı bir not. Mevcut tüzüğe göre isimlerin tek tek okunması mecburi; tüzüğe dokunularak bu isim okuma seansı bir şekilde sonlandırılmalı.
Kulübe milyonluk bağışlar yapmış abilerimiz eğer son bir iki yıl ilgisiz kalmış, aidat ihmal veya ilgisizlikten ödenmemişse üyelik siliniyor. Bu durum da enteresan. Sonrasında gelsin kırgınlık, küskünlükler. Bu hale de bir çare şart. Üstelik 500 üye nedir yahu? Neredeyse mevcudun yüzde 10’undan fazlası, tek seferde tek kalemde. Demek ki üyelik yapısı içler acısı. Üyelik kriterleri, aidiyet duygusu, amaç… Sorgulanması gerek her tarafının.
Yetmezmiş gibi pat diye Genel Kurul gündemine, katılan üyelerin yüzde 10’unun imzasına sahip bir madde ilavesi teklifi geldi.
Teklifte Bursa ve projeleri için canını dişe takan pek çoğumuzun yakından tanıdığı hemen her siyasi partiden ileri gelen milletvekillerinin rakip takımın şampiyonluğunu tebrik ettikleri ya da geçmişte başka takımın forması ile poz verdikleri gerekçesiyle üyelikten İHRAÇ edilmeleri isteniyordu. Teklif, özellikle ortam ve dahi yasa gereği mecburen gündeme alındı. Sonrasında oylandı. Sloganlar eşliğinde yapılan oylamada elbette ki hiç kimse aleyhte oy kullan(a)madı ve oybirliği ile teklifin geçtiği belirtildi.
Oysa külübün Anayasası olan tüzüğünde kimin hangi gerekçe ile ve hangi usullerle ihraç edileceği çok açık. Yani bir kulüp düşünün, kendi Genel Kurul’unda, kendi tüzüğünü çiğniyor. Çok acı. Genel Kurul’un iradesi elbette ki her tür iradenin üzerinde ama savunma almadan pat diye bu tür kararların alınması alışkanlık haline gelirse maazallah kulübün hali hukuktan nasibini alamamış ülkelerden beter olur!
Öte yanda, Bursaspor Kulübü’nün özellikle üyelerinin bir başka renk veya kulüb hakkındaki sosyal medyada verilecek söz ve ifadelerinde özellikle “özen” göstermeleri kaçınılmaz. Bazı büyüklerimiz bu özel hassasiyet ya da “kişilik” öz savunmasının, bu dünyanın yeterince fark ya da fevkinde değil. Doğruluğu yanlışlığı tartışılır olsa da bu dünyanın da kendine göre “çılgın “ kuralları var.
Önceki yazılarımda futbolun dernek yapısıyla gitmesinin artık iyice zorlaştığı, bu işin şirket kurularak şirkete devri zamanının geldiğine yeterince değinmiştim.
Beklendiği gibi zorlanmadan Genel Kurul’un oy ve tasvibini alan mevcut yönetimdeki iyi niyetli ve gayretli arkadaşlarıma da elbette en içten başarı dileklerimi belirtiyorum. Bunun yanında da acil gündemleri sonrasında geciktirmeksizin yapısal değişim konusunda adımlar atarak Bursa’nın gündemine iyice yerleştirmeleri çağrısında bulunuyorum.
Zira kulübün hatta Türk futbolunun geleceği günlük, kısa vadedeki hedef düşünce çözümlerden ziyade ancak uzun vadede planlamadan, vizyonel düşünce ve katılımcı çalışmalardan geçecektir.
Saygılarımla.