15 Temmuz darbecileri: Dış düşmanın içteki tetikçisi

H. Gül KOLAYLI

2 ay önce

15 Temmuz 2016 akşamı... FETÖ hariç herkes için normal bir yaz gecesi...

O dönemde çalıştıığm gazetede, yazılarımızı bir gün önceden en geç 19.00'a kadar yazıp Yazıişleri'ne göndermekle yükümlüyüz...

Yani 16 Temmuz'un yazısı 15 Temmuz'da yazılır... O gün de felsefe öğretmenlerinin kadro talebini yazmışım, 16 Temmuz'da yayımlanmıştı...

Öyle şeyler oldu ki,.. O gece yaşananları tahayyül bile edemezdik.

Üstelik ahir ömrüne pek çok  darbeyi sıkıştıran biri olarak... Sadece 1960 darbesini çok küçük olduğum için hatırlamıyorum... 

12 Mart'ı gençliğe adım atarken, 12 Eylül'ü 20'li yaşlarda yaşamıştım... 

Bizim kuşak şunu çok iyi bilir... En kötü demokrasi bile askeri darbeden iyidir.

Osmanlıda yeniçeri ayaklanmaları yaşanmıştır... Cumhuriyet tarihinde ise askeri darbeler... 

Yakın tarihimindeki askeri darbelerde darbe sırasında herhangi bir siyasi ya da kolluk güçlerinden gelen bir mukavemet yaşanmazdı... 

Darbe sırasında değil,  sonrasında can alınır, kan dökülürdü... Sıkıyönetim mahkemelerinin verdiği kararlarla gelen idamlarda. göözaltında ya da hapishanelaerdeki ağır işkencelerde cana kıyılırdı... Olmaz olasıca darbeler emir komuta zinciri dahilinde gerçekleşirdi... 

Ve Türkiye'deki bütün darbelerin arkasında ABD vardı. Buna 1960 darbesi de dahildir. 1980 darbesini yapanlara kimin bizim çocuklar diyerek sahip çıktığı tescillidir... 

15 Temmuz gecesi köprüler tutulduğunda ilk aklıma gelen Fetöcülerin darbe yaptığı oldu...

Zira Silivri'de uzun züre kumpas dava mağduru olarak yatan Mustafa Önsel'in yazmış olduğu  "Ağacın Kurdu: TSK'da Şakirtlerin İşgali" adlı kitabı okumuştum... Önsel kitapta Fetöcülerin darbe yapacak potansiyele eriştikleri uyarısında bulunuyordu...

Onun gibi benzeri uyarıları yapan çok sayıda Fetözede de vardı... Onlardan birisi de Askeri Başsavcı Ahmet Zeki Üçok'tu. 2009 yılında Fetöcülerin varlığını fark etmişti ve 74 ayrı suçtan 1054 yıl hapsi istenmişti... Fetöcülere dokunan yanıyordu... 

Şimdi takım elbiseli adamların TV açık oturumlarına katılıp da izleyen milyonların, en azından yüzbinlerin karşısında 17 Aralık ve 15 Temmuz öncesinde Fetöcülerin TSK başta olmak üzere çeşitli devlet kademelerinde bu kadar örgütlendiklerini ve güçlendiklerini bilmediklerini anlattıklarında söylenmeye başlıyorum..

Ya bile bile görmezden,  duymazdan gelmişlerdi, ya da gerçekten de bilmiyecek kadar büyük bir aymazlık ve gaflet içerisindeydiler...  

Velhasıl...

Kurtuluş Savaşı'nda bile tek bir düşman kurşununun değmediği TBMM, mankurtlaşmış, beynini yabancı entelejanslara kiralamış dıştaki düşmanların içteki düşman askerine dönüşmüşler tarafından bombalandı...

Halk kurşunlandı, devletin polisi bombalandı... 252 cana kıydılar, binlerce insan yaralandı... 

Fetöcü darbe teşebbüsünü akamete uğratan en önemli husus Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'te Hande Fırat'In  telefonuna facetime ile bağlanarak halka direniş çağrısında bulunmasıydı... Vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağ olduğunu görmüşlerdi ve çağrısına uyarak sokağa çıktılar... 

İlk günden beri 15 Temmuz'un kurmaca ya da tiyatro oyunu olduğunu hiç  düşünmedim.

Birileri Türkiye üzerinde çok kanlı bir oyuna hazırlanmıştı... Bir iç savaş senaryosu da olabilirdi, kutuplaşan Türkiye'de vatandaşlardan bir kısmının darbeden yana mı tavır alacağı öngörülmüştü?   Hepsi de olasılık dahilindeydi...

Darbelerin zılgıtını yiyen kuşaklar ve onların çocuklarıyla  torunları darbeye destek beklentilerini boşa çıkardı

Türkler, emperyal güçlerin yerli işbirlikçileriyle hayata geçirilen darbe teşebbüsüne  sağcısıyla, solcusuyla, iktidarıyla, muhalefetiyle ilk etapta karşı çıktı...

Sonradan her şeyde olduğu gibi bunda da ayrışıldı... Siyasette yeni ittifaklar oluştu... MHP AK Parti yakınlaşmasından Cumhur İttifakı doğdu. Muhalefette de destekleyenlerin bile günümüzde ne işe yaradığını anlamakta zorlandığı Millet ittifakı oluştu... 

15 Temmuz kalkışmasından alınacak en büyük ders, Fetöcülerin tarzındaki TSK, Emniyet, Yargı, Sağlık, telekomünikasyon, eğitim gibi çok çeşitli kamusal alanda devletin erkini ele geçirnmeye yönelik yapılaşmalara bundan böyle izin verilmemesi gereğidir..

Esas mesele, ne  kadar ders alındığıyla alakalıdır...  

YAZARIN DİĞER YAZILARI