Bursaspor’da sanırım yönetim daha fazla dayanamayıp -zararın neresinden dönülse kârdır- hesabı ile…
Düğmeye bastı, bana göre geç de olsa doğrusu yapıldı. Bursaspor'un sezon başından beri uğradığı akıl almaz kayıplar birer sonuçtur.
Kupaya havlu atmanın dışındaki kayıpların telafisi halen mümkündür.
Tartışılması gereken bugün gelinen kaotik ortama nasıl varıldığıdır?
Kazanırken bile acı veren Bursaspor'un gerçekleriyle yüzleşemeyen ve takımın klasmandaki yeri iyiyken puan cetvelini gösteren ama 3 kez de teknik kadroyu değiştiren yönetimi...
En az sahadaki futbolcular kadar sorumludur!
Şimdi çok geriye değil çok yakın geçmişe gidip hatırlayalım.
Kaybedilen maçlar sonrası ne diyordu Bay Başkan:
‘Yönetim olarak her şeyi yaptık ama olmadı. Önümüzdeki haftaya bakacağız…’
Kestirmeden söylersek sözü ‘hayat devam ediyor’ demeğe getiriyordu!
Onun yönetiminde geride kalan 17 hafta sonunda…
Bursaspor’un lig klasmanında durduğu yere bakıp soralım:
‘Devam edecek olan hayat’ bu muydu Sayın Başkan?
Camiadaki ümitsizlik, ligde kör-topal gitmek, küme düşme eşiğine gelmekten kaynaklanmıyor.
Sorun; bunu gamsızca değerlendirip, taraftara sürekli kazanılması durumunda davalardan gelecek paralarla Bursaspor’un kurtuluşa ereceği mealindeki pembe hayaller pompalamaktı.
Başkan veya yönetimden birinin ağzından 'Başta ben ve hepimiz özür dileriz' cümlesini duyan var mı hiç?
Peş peşe yapılan iki basın toplantısı ile araya sıkışan Diyarbekir maçı sonrası kameralara konuşan bitmiş, tükenmiş bir adam vardı TV ekranlarında!
‘Neden herkes üzerimize geliyor anlayamıyorum’ diye konuşmasına başlayan ‘Biz gidersek davalar düşer, Bursaspor çok şey kaybeder’ sözleriyle de noktalayan morali sıfır, kendine, takımına ve asıl önemlisi futbolcularına güveni sıfırın altında bir Başkan!
'Anlayamıyorsan, hâlâ anlayamadıysan' belli ki anlayamayacaksın. O zaman Bursaspor'un da başında kalamazsın!
Çünkü çok acı ve çok düşündürücü hâliyle 'Kendini bile kurtaramayacağını ortaya koyan' bir ‘Başkanın’ Bursaspor'u düştüğü girdaptan çıkarması bir mucize ile eşdeğerdir.