Anaokulundan liselere okullar açıldı. Her eğitim-öğretim döneminin açılışı sancılı oluyor...
Biz çok şanslıymışız... İstediğimiz ortaokula ve liseye gidebiliyorduk. Anadolu Liseleri henüz yoktu.
Oğlum da öyle... Semtimize denk düşen Atatürk İlköğretim Okulu’ndan sonra düz lise olarak da bilinen Bursa Erkek Lisesi’ne gitti...
Şimdi düz lise yok. Bol miktarda İmam Hatip Lisesi var. Anadolu ve Fen Liseleri için LGS sınavında yeterli puanı alması gerekiyor. Kazanamayan öğrenciye istikamet istemediği meslek liseleri... Mezun olacaklar, kapağı iki yıllık MYO’lara atacaklar. Mezuniyetten sonra sanayide asgari ücretle çoğunlukla sendikasız (özlük, ekonomik ve sosyal haklardan yoksun şekilde) çalışacaklar...
Ya sanayiye çocuk işçi olacaklar ya da İmam Hatip Liselerine gidecekler...
Öte yandan... Şehirdeki derslik sayısı yetersiz, öğretmenler üçlü sistemde çalışıyor, sözleşmeli, ücretli, kadrolu. Hizmetli ve güvenlik personeli yeterli değil. Okul yönetimleri Okul Aile Birliklerine bağış tahsilatını mecburen yüklüyor.
Veliler de çok zorda. Çanta, kırtasiye giderleri çok yüksek. Çocuklar çok hızlı büyüyor hele de ergenlikte olanlar! Ayakkabı, okul giysisi, mont, spor giysileri hepsinin yenilenmesi gerekiyor... Velilerin cebini yakan hususlardan biri de servis ücretleri...
Velhasıl veliler, öğretmenler, öğrenciler, yani eğitimin tüm bileşenleri dertli...
Okulların açılmasıyla birlikte eğitmen sendika yöneticileri de art arda basın açıklaması yaparak eğitimin sorunlarını ve beklentilerini gündeme getiriyor.
Onlardan biri de Hürriyetçi Eğitim Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Selahattin Gürses...
Başkan Gürses yaptığı basın açıklamasında diyor ki:
“9 Eylül itibariyle 10 milyonu aşkın öğrenci (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) ve onların aileleri ile 1.200.00 eğitim çalışanı için yeni eğitim öğretim yılı başlıyor.
Ne yazık ki, neresinden tutsak elimizde kalan bir eğitim politikası ile karşı karşıyayız.
Son 22 yılda tam 9 bakan eskitmiş, çarpık bir milli eğitim anlayışı ile yönetiliyoruz.
Bu süreçte öğretmen atamalarından tutun da, yönetici atamalarına, Fatih Projesi’nden tutun da, çeşitli STK ve vakıflarla yapılan protokollere kadar, her konuda istikrarsız ve eğitim sistemini alt üst edecek türde yanlış adımlar atıldı....”
Selahattin Gürses, Milli Eğitim Bakanı’nın her değişiminde üst kademede yönetim ekibinin de değiştiğini, bir önceki Bakan döneminde başlanan her işin yarım kaldığına dikkat çekiyor:“... Örneğin, Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme amacıyla geliştirilen (FATİH) Projesi’nin ülkeye toplam yükü ne oldu biliyor musunuz?
Tam 30 Milyar dolar! Bu konu maalesef tek başına koskoca bir başarısızlık öyküsüdür!
Bu proje kimleri zengin etti diye sormamız gerekmez mi?”
Başkan Gürses’in gündeme getirdiği sorunlar başlık / özet olarak şöyle;
“Okul binaları, bahçe ve spor salonları, eğitim materyalleri yetersiz...”
“Ücretli öğretmenler asgari ücretin altında bir bedelle çalışıyor.”
“Okula başlama maliyeti asgari hesaplama ile 15 ile 25 bin TL’yi buluyor.”
“MEB okullara yeterli ödenek göndermeyince yöneticiler velilerden kayıt parası toplamak zorunda kalıyor. “
“Okulların kadrolu temizlik ve güvenlik görevlisi olmalı.”
“Proje okulları birilerine koltuk kazandırırken, ÇEDES ile donanımlı din dersi öğretmenleri adeta by-pass ediliyor.”
“Bursa eğitimde belirlenen hedeflerin gerisinde kalmıştır.”
“...Bursa gerek LGS’de, gerekse üniversite sınavlarında potansiyelini bir türlü rakamlara yansıtamamıştır.”
“Bursa’da yıkılan okul binaları söz verildiği halde yapılmamıştır.”
Son olarak Hürriyetçi Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Başkanı Selahattin Gürses’in verdiği şöyle bir mesaj var:
“...Bu noktada ülkemizin geleceğini şekillendiren milli eğitim sistemimize her türlü katkıyı koymaya; yetkili olan, sorumluluk taşıyan herkesle de iletişim ve diyaloğa açık bir biçimde iş birliği yapmaya hazırız.”