?>

İş kanunu değişiyor mu?

Av. Öztürk YAZICI

9 ay önce

İş hukuku mevzuatını kapsayan başta İş Kanunu, İş sağlığı ve güvenliği kanunu, Deniz İş Kanunu, basın iş kanunu, Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu, Sosyal Sigortalar ve genel sağlık sigortası Kanunu gibi temel kanunlar dışında Borçlar Kanunu adam çalıştıranın sorumlulukları gibi düzenlemelerin yer aldığı onlarca çeşitli kanunlarda yer alan düzenlemeler mevcut.

Cumhuriyet öncesi Mecelledeki dağınık hükümler ve Cumhuriyet dönemi çeşitli kanunlardaki birkaç hüküm dışında mevzuatımızdaki İlk İş Kanunu 1936 yılında çıkan 3008 sayılı kanundur. Bu Kanun 30 yıl kadar yürürlükte kaldıktan sonra 1967 ‘de çıkarılan 931 sayılı ikinci iş Kanunu AYM tarafından iptal edilince 1971 yılında üçüncüsü sayılan meşhur 1475 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir.

2003 yılında da dördüncüsü olan ve hali hazırda yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş kanunu kabul edilmiştir.

1936 ila 2024 arasında ülkede ve dünyada iş dünyasında hemen “her şeyin” değiştiğinin hepimiz arkındayız. Oldukça dinamik ve değişken bir dünyaya hitap eden İş Kanunu’nun çağa, topluma, insana ayak uydurması, gelişen ve değişen ihtiyaçları karşılaması, iş barışı, üretim ve ekonomi gibi hayati kavramlarla eşgüdüm sağlaması büyük mesele.

Bu mesele ve gereklilikler nedeniyle de sadece 20 yıl kadar kısa sayılabilecek kadar bir süre önce yaşamımıza giren 4857 sayılı iş yasasının değişmesi için yukarıdan düğmeye basıldı.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı hukuk politikaları kurulu hukukçu Başkanvekili olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşımız sayın Mehmet Uçum’ un ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve ilgililer katıldı. Toplantı açıklamalarında Türkiye’de Anayasa’daki hükümler dışında, 20 farklı kanunda çalışma hayatını ilgilendiren hükümlerin bulunduğu belirtilerek, bu hükümlerin birbiriyle çelişen ve çatışan yanlarının olduğunu söylendi.

Toplantıda Hukuk Politikaları Kurulu olarak 2019’dan bu yana Türkiye’de çalışma hayatındaki bu mevzuat dağınıklığını gidermek ve “Türk iş kodu” oluşturmak için uzun vadeli bir çalışma süreci başlattıklarını anlatan Uçum, “Nihayetinde 14 çalıştay 10 çalışma grubu toplantısı yapıldı, bu çalışmalarla oluşan birikim sonucu bir politika belgesi oluşturuldu. Politika belgesinin amacı mevzuat dağınıklığının giderilmesi, güncellenmesi ve yenilenmesi ile bir iş koduna ulaşılması olarak belirlendi.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı koordinasyonunda hazırlanacak taslak daha sonra TBMM ‘ye sevk edilecek.

Hazırlıkları çalışmaları süren yeni kanunda nelerin değişeceği şimdilik bir sır gibi, ya da olay çok taze. Ancak kesin olan şu, mevcut iş kanunu ve uygulama iş barışını sağlayamıyor, çalışanın hakkını koruyamadığı gibi üretim dünyasına da olumsuz yansımaları oluyor.

İşe iade davaları gibi seri ve hızlı bitmesi gereken davaların yığılma nedeniyle beş yıla uzadığı, Arabuluculuğun sistemi hafifletmekte hafif kaldığı, kıdem tazminatının güvencesiz ve tahsili için yoğun savaşları gerektirdiği, iş yargısı ve mahkemelerinden ne çalışan ne de işverenin mutlu olmadığı bir sistemden bahsediyoruz.

Bu sebeple İş yasası gibi çalışma yaşamının temel yasası sayılabilecek bir temel yasanın hazırlanmasında çalışma yaşamının tüm kesimlerinin etkili katılımı sağlanabilmeli, yasanın herkesi ve her kesimi mutlu etmesi zor olsa da öncelikle adil temellere dayanmalı.

Son olarak ta yasalar ne kadar iyi hazırlansa da ne kadar iyi metinlense de tıpkı diğer yasalarda olduğu gibi başta yönetenlerin Anayasa ve yasalara bakış açısından yola çıkarak, yasanın uygulayıcıları olan mahkemelerin bu yoğunlukla devam etmesi, yılları alan istinaf ve temyiz sürelerini düşündüğümüzde diğer yasalar gibi etkisiz kalacağı, yaraya merhem dahi olamayacağını düşünmeden edemiyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI