Geçtiğimiz hafta hukuk gündemine düşen haberlere göz attığımızda oldukça önemli bir düzenleme haberiyle karşılaştık. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı 2023- 2025’e ilişkin Kayıt Dışı Ekonomi Planı’nın içerisinde yer alan bir proje.
Plana göre, kira sözleşmeleri düzenleme sonrası artık sadece “e-devlet üzerinden” düzenlenecek. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ilgili kurumlarla hukuki ve idari altyapıyı hazırlayacak. Çalışmalar 2024 yılı sonuna kadar tamamlanacak.
Kağıt kalem kalkacak. Taraflar, süre, miktar, şartlar, özel şartlar dijital ortamda girilerek karşılıklı e-imza ile süreç sonlandırılacak.
Vatandaşın özellikle konut sahasında yeterince donanım yazılım tecrübe sahibi olduğunu düşünmüyorum. Bu anlamda öncelikle mevzuat düzenlemesiyle avukatlara zorunlu şekilde yetki görev verilmesinin sistemin sağlıklı yürümesi açısından şart olduğunu düşünüyorum ki dilerim Ankara’nın da bu şekilde çalışması vardır.
Konutlarda yıllık kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemenin ardından banka aracılığıyla yapılan ödemelerin yanı sıra ev sahibi ve kiracının anlaşması durumunda resmi tutarın dışında kalan bedelin kayıt dışı ödenmesi meselesi gündeme gelmişti. Büyük vergi kaybı ve hukuki mesele elbette.
Yanı sıra bu düzenlemelerle kira sözleşmelerinin elektronik ortamda yapıldıktan sonra yetki belgesiz emlakçıların faaliyetlerinin engellenmesi, sözleşmelerin standart hale gelmesi, ilaveten de bu alanda dönen büyük kayıt dışı ekonominin önlenerek vergi kaybına son verilmiş olacak türünden beklentiler içeriyor.
Halen, işyeri kiraları için sözleşmenin başlangıç tarihi ayına göre son 12 aylık ortalama artış, konutlarda ise keskin bir %25 sınırlaması var. İşyerleri için %70’lere ulaşan yasal artış imkanı her ne kadar teselli boyutunda biraz adil ortam sağlasa da konutlardaki % 25’lik müdahale sınırı mülk sahiplerini epey germiş durumda.
Öte yandan uzun geçmişten beri uygulamada çok büyük oranlarla kira sözleşmelerinin miktar kısmının vergiden kaçma adına her iki tarafın da iştirakiyle düşük gösterildiği malum. Bu duruma yönelik gazetemizde yayımlanan “Türkiye’nin meselesi–düşük gösterme sorunu” adlı geçmiş makalemizi anımsıyorum. Bodrum gibi sahil kesimlerinde yapılan kısa süreli aylık- yıllık kiralar ve satışlarda dönen milyarlarca dolarlık ekonomiden alınması gerekenin %1’i kadar bile vergi alınmadığı gibi olayın tüm taraflarının haklılık ileri sürdüğü garip gerçeklerle yaşıyoruz. Özellikle taşınmaz satım ve kira alanında vergilendirilmemiş gelirler anlamında dünya lideri olabiliriz.
Sözleşmelerin e-devlet üzerinden yapılması beraberinde vergi – kamu idaresine ek avantajlar da getirecektir. Yapay zeka çağında çok basit uygulama programları ile “emsal bedel” altyapı ve uygulamaları daha sağlıklı ve hızlı yürüyecektir. Bunun sonucunda da sözgelimi benzerleri aylık yüz bin liralık kira sözleşmesine bağlanmış işyerleri için on bin liralık kontratlar idarenin fazlaca dikkatini çekecektir. Keza taşınmazların emsal değerleri salım satım harçları, belediye ve idarelere değer üzerinden ödenen vergiler gibi uzantılar da düşünüldüğünde kayıt dışı ekonomi ile mücadelede önemli bir araç olacaktır.
Ancak her zaman ilave ettiğimiz gibi, yasa, yönetmelik çıkarmanın tek başına yeterli olmadığını hemen her örnekte gördük. Burada da işin ciddi takibi ve uygulamaya yönelik niyet ve gayret önemli.
Sonuç olarak dijital dünya bu kadar ilerlemişken düşünülen projenin biraz da geç kalmış ancak başta kayıt dışlı ekonomi ile mücadele gibi alanlar olmak üzere devlet ve vatandaş için olumlu etkilerinin de olacağını belirtebilirim.
2022’nin bu son köşe makalesini güzel dileklerle bitirelim.
Öncelikle Ekohaber okurlarımız, vatandaşlarımız ve dünyamız için 2023 yılı silahların sustuğu, barışın, kardeşliğin, medeniyetin, özgürlüklerin, aydınlığın, sanatın, müziğin , üretimin konuşulduğu sımsıcak bir yıl olsun, hepimize hayırlar, güzellikler getirsin.