YASAMA DOKUNULMAZLIĞI

Dr. Mevci ERGÜN

7 ay önce

Seçilme hakkı, sadece seçimlerde aday olma hakkı değil, diğer yandan da kişinin seçildikten sonra milletvekili sıfatıyla temsil yetkisini fiilen kullanabilmesini de kapsar niteliktedir. Yasama dokunulmazlığı, “nispi dokunulmazlık”, “geçici dokunulmazlık”, “muvakkat dokunulmazlık”, “parlamenter dokunulmazlık” gibi öğretide çeşitli şekillerde adlandırılmış olup,[1] bir ceza muhakemesi hukuku kurumudur.[2] Ceza mahkemesinde yargılanan kişinin, milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığını kazanmasından sonra yargılamasının devam edip etmeyeceği zaman zaman tartışma konusu olmaktadır. Özellikle, yargılamaya devam edilmesi yani, ceza mahkemesince yargılamanın durması kararı verilmemesi halinde, bu durumun ilgili kişinin seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına müdahale oluşturup oluşturmayacağı önemli bir hukuki sorundur. Anayasa düzleminde yasama dokunulmazlığı mutlak olmayıp, bazı istisnaları da bulunmaktadır. Anayasa'nın "Yasama dokunulmazlığı" kenar başlıklı 83/II, III,IV'üncü madde fıkra hükümlerine göre; "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır." Bu düzenleme çerçevesinde, genel kural olarak; seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili hakkında, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Amaç, seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekilinin, özellikle milletvekili seçildikten sonra TBMM'de yemin etmesi ve milletvekilliği sıfatıyla görevini fiilen yerine getirmesini sağlamaktır. Bu görevin yerine getirilmesine engel olan her bir yargılama faaliyeti (tutukluluk hali gibi) milletvekili olarak siyasi faaliyet ve temsil hakkını engellemiş olmakla, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına da müdahale teşkil edecektir. Bu nedenle, milletvekilinin yasama dokunulmazlığında, tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlı kılınmıştır (Anayasa m.83/IV). Anayasa'nın 83'üncü maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığıyla ilgili genel kuralın istisnaları şunlardır: a) Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali olması aa) "Ağır cezayı" gerektiren kavramı 412 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanununa göre, ağır ceza mahkemelerinin görevi kapsamında kalan suçların Anayasanın 83/2. maddesinde belirlenen “ağır cezayı gerektiren” ibaresini karşıladığı yaklaşımı, 1412 sayılı Kanun uygulamasında benimsenmiş ve 1412 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış olduğuna ve Anayasanın 83/2. maddesi yürürlükte olduğuna göre, yürürlükten kaldırılmış olan 1412 sayılı Kanun uygulamasında ağır ceza mahkemelerinin görev kapsamında kalan ve bu suçların karşılığı olarak 5237 sayılı TCK’da düzenlenmiş olan suçların Anayasanın 83/2. maddesinde yer alan “ağır cezayı gerektiren” ibaresinin karşılığı olduğu kabul edilmelidir.[3] 5271 sayılı CMK’nuna göre suçüstü; İşlenmekte olan suçu, henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu ve fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu ifade etmektedir (m.2) bb) "Suçüstü" hali olması kavramı 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 2/1.j madde fıkra bendi hükmüne göre; " Suçüstü: 1. İşlenmekte olan suçu, 2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu, 3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu ifade eder." “Suç üstü” halinin tespiti ise, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir. b) Seçimden önce suçun soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesinde öngörülen durumlarla ilgili olması Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması" kenar başlıklı 14'üncü madde hükmü uyarınca; "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir." Bu düzenlemede suçun tanımı yer almamaktadır. Diğer bir anlatımla, hangi suçun Anayasanın 14’üncü maddesindeki "durumlar” ile ilgili olduğu, hangi suçun bu durumlar ile ilgili olmadığı objektif olarak belirtilmemiştir. Ceza hukukunda kanunîlik ve kıyas yasağı ilkeleri geçerlidir. Hangi suçun Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar ile ilgili olduğu yolunda yapılan her belirleme, hangi yöntemle yapılırsa yapılsın kanunîlik ve kıyas yasağı ilkeleri kaçınılmaz olarak ihlâl edilmiş olacaktır.[4] Yukarıda belirtilen durumlardan birinin gerçekleşmesi halinde, yetkili makamın durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmesi gerekmektedir. Nitekim, suçun soruşturmasını yürütmekte olan Cumhuriyet başsavcılığı, bu durumu gecikmeksizin doğrudan Türkiye Millet Meclise bildirmekle yükümlüdür.

Yasama dokunulmazlığı geçicidir, görev süresiyle sınırlı olarak bir koruma sağlamaktadır. Milletvekilliğinin sona ermesiyle birlikte kendiliğinden sona ermektedir. Öte yandan, yasama dokunulmazlığı, her türlü suç için her zaman Meclis kararı ile kaldırılabilir. Bu anlamda Meclisin geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır.[5] Seçimden önce veya sonra Anayasa'nın 83'üncü maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığıyla ilgili genel kuralın istisnasını teşkil eden bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı olmadıkça tutulama yapılması, sorguya çekilmesi, tutuklanması ve yargılama yapılması ve sonucunda cezaya ilişkin alınan karar kesinleşmiş olsa bile, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına müdahale oluşturduğu ve olası kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinden dolayı, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı da doğabilir.

Ailelerinizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.

 [1] Atalay, N.: Türkiye’de Yasama Dokunulmazlığı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli-2008, s.1(Balo, Y.S.: Yasama DokunulmazlIğı, TBB Dergisi 2012 (100), s.16 Naklen)

[2] Özbek, V.Ö./ Kanbur, M.N /Doğan, K./ Bacaksız, P. / Tepe, İ.: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, B.2. Ankara 2011, s. 174 (Balo, agm., s.16 Naklen)

[3] 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12 inci maddesinde düzenlenen ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçların, Türk hukuku bakımından “ağır cezayı gerektiren suç” tiplerini gösterdiği hakkında bkz., Özcan, , s. 152; aynı görüşte Abdulhakimoğlu, s. 96 (Balo, agm., s.30 Naklen)

[4] Gözler, K.: Durumlarda Yasama Dokunulmazlığı İşler Mi? (Yargıtayın Ömer Faruk Gergerlioğlu Kararını Değerlendirebilmek İçin Bir Ön Bilgi), https://www.anayaas.gen.tr (Erişim tarihi: 30.10.2023)[5] Gözübüyük, s. 191 (Balo, agm., s.38 Naklen)

YAZARIN DİĞER YAZILARI