Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serpil Aytaç ve Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nden Uzman Psikolog Füsun Serim, kadına yönelik şiddeti doğuran etkenler ve sonuçlarına ilişkin ayrıntılı bilgi verdiler.
Açılış konuşmasını Bursa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Nazlı Ceren Şendoğan’ın yaptığı toplantıya Bursa Vali Yardımcısı Ergün Güngör, Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Aile ve Sosyal Politikalar Bursa İl Müdürü Erkut Öneş ile avukatlar katıldı.
KADINA ŞİDDET, STAJ MERKEZİNDE ZORUNLU DERS
Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, konuyla ilgili çalışmalarını özetleyerek başladığı konuşmasında, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddeti, staj eğitim merkezinde zorunlu ders olarak koyduklarını söyledi. Altun, Adli Yardım Merkezi’nde hizmet veren 1000’e yakın avukata da bu eğitimi peyderpey vereceklerini, CMK’da olduğu gibi, bu eğitimi alan avukatları sertifikaya bağlayacaklarını, sertifikası olmayanlara da görevlendirme yapılmayacağını açıkladı.
Altun şöyle konuştu:
“Kadınla ilgili sorunları yaratan temel faktör olan erkekleri eğitmeden, sadece kadınları bilinçlendirerek başarı elde etmemiz çok zor. Gerekirse köylerden, mahallelerden, özellikle erkeklerin yoğunlukla bulunduğu yerler olan kahvehanelerden başlamak suretiyle erkeklere yönelik bir eğitim çalışması yapılması gerekiyor.”
Altun, kadına yönelik şiddet haberlerinin basında yer alması konusunda da “Farkındalık yaratmak açısından haberlere yer verilmeli ancak kullanılan dile çok dikkat edilmeli. Şiddeti özendirecek, erkeği kahraman gösterecek, her eyleme bir gerekçe üreten bir dil kullanılmamalı. Tam tersine şiddeti uygulayanı eleştiren, ötekileştiren, ayıplayan, lanetleyen yazılar kaleme alınmalıdır” dedi.
Aile Sosyal Politikalar Bursa İl Müdürü Erkut Öneş de müdürlüğün Bursa’da yaptığı çalışmaları anlatırken,
Bursa Vali Yardımcısı Ergün Güngör ise, kadın cinayetlerinin azalmadığını, sayının yılda 300’e yaklaştığını belirterek “Her gün bir kadın cinayete kurban gidecek duruma gelmez umarız. Kadınların en çok da ailelerinin, eşlerinin, babalarının, ağabeylerinin şiddetine maruz kalmaları çok üzücü… Kabul edilebilir değil” dedi.
TÜRKİYE, 145 ÜLKE ARASINDA 130. SIRADA
Eğitim çalışmasının konuşmacılarından Uludağ Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serpil Aytaç önce “Bizim ailede olmaz” başlıklı, kız ve erkek çocuk yetiştirilmesi ve anne babaların kendi çocukları arasında cinsiyet ayrımı yaptığını gösteren animasyon film izletti. Daha sonra toplumsal cinsiyetin tanımını yapan Aytaç, “Toplumsal cinsiyet, biyolojik farklılıklardan dolayı değil, kadın ve erkek olarak toplumun bizi nasıl gördüğü, nasıl algıladığı, nasıl düşündüğü ve nasıl davranmamızı beklediği ile ilgili bir kavramdır” dedi. Cinsiyeti doğanın, toplumsal cinsiyeti ise kültürlerin belirlediğini kaydeden Serpil Aytaç, toplumuzdaki cinsiyetçi davranış biçimleri ve bunları besleyen atasözlerinden örnekler verdi. Aytaç “Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 yılında yaptığı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi sonuçlarına göre; Türkiye 145 ülke içinde 130. sırada yer almaktadır. Prof. Aytaç sözlerini şöyle bağladı:
“Çalışmak, kadının dünyaya bakışını genişletecektir. Böylece, aile ve toplumdaki statüsü yükselecek, erkeğin arkasında değil, yanı başında, onunla eşit bir eş olarak yerini alacaktır. Bunun için kadın ve erkek, çocukların sorumluluklarını annelerle birlikte paylaşmalı. Ailedeki kız ve erkek çocuklara eşit davranmalı, aile içinde kararları birlikte almalı, şiddet uygulamamalı, kadınların toplumda görevler almasını desteklemelidir. Kadınların istihdamının önündeki engelleri ortadan kaldıracak politikalara önem verilmelidir.”
KONTROLÜ ELİNE ALAMAYAN EĞİTİMSİZ KADINLAR
Aile ve Sosyal Politikalar Bursa İl Müdürlüğü Kadın Hizmetleri ve Bursa Valiliği Eşitlik Birimi Sorumlusu, Uzman Psikolojik Danışman Füsun Serim, dünyada her 3 kadından birinin eşi veya birlikte olduğu erkek tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığını söyledi. Öldürülen kadınların yüzde 38’inin failinin de eşleri veya birlikte yaşadığı erkekler olduğunu ifade eden Serim’i aktardığı istatistiklere göre, eski eşi veya birlikte olduğu erkek tarafından şiddete maruz kalan 6 kadından biri, ilişkisi bittikten sonra da şiddet görüyor.
Şiddete uğrayan bir kadının barınma, psikososyal destek ve danışmanlığa ihtiyacı olduğunu bildiren Füsun Serim, krize müdahale hizmetlerini anlattı. 7/24 çalışan ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi)’ne başvuran şiddet mağduru bir kadının ön kabul sonrası konukevine yerleştirildiğini, varsa çocuklarıyla birlikte ihtiyaçları karşılanıncaya kadar burada kalabildiğini ifade etti.
Şiddet mağduru kadınların psikolojik durumlarına ilişkin verilerden bahseden Serim, son olarak konukevine gelen kadınların profilini şöyle çıkardı:
“Şiddet mağduru olarak ya da barınma ihtiyacı nedeniyle geliyor. Genelinin eğitim düzeyi düşük, okuryazar olmayanların oranı yüksek (görünüyor ama değil). Öncesinde ya çalışmamış ya da nitelik gerektirmeyen işlerde çalışmış. Çoğunun yaşamını sürdürecek parası yok, çocukları da olduğu için yardıma bağımlı halde. Hayatının kontrolünü ele alamıyor, ne yapacağına dair belirsizlik var, kaygılı.”
