USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Bursa

Eğitim sendikaları sınav sistemine tepkili!

Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim Sen, Eğitim İş ve Eğitim Sen Bursa temsilcileri, üniversitelere girişte uygulanacak yeni sistemin aceleye getirildiğini söyleyerek, öğrencilerin üzerinde daha fazla baskıya neden olacağını söylediler. Sendikalara göre yeni sistem 2019’a kadar uygulanamaz.

Eğitim sendikaları sınav sistemine tepkili!
17-10-2017 13:51
Google News

Mustafa Emre Özgen / bursa.com

Üniversitelere girişte 2010 yılından beri uygulanan YGS-LYS sisteminde gerçekleşen değişiklik, Türkiye gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Kısa sürede değişikliğin açıklanıp yeni sistemin yürürlüğe girmesi hem eğitimcilerde, hem de öğrencilerde farklı beklentiler yaratırken tartışmaları da beraberinde getirdi.

İlk basamak sınavlarda alan derslerinin dışarıda tutulup yalnızca Türkçe ve Matematik soruları sorulması, eşit ağırlık öğrencilerinin sözel derslere ağırlık vermeyecek oluşu, özellikle Tarih ve Felsefe grubu derslere ilginin azalacağı kaygılarını ortaya çıkardı. Tarih dersinin öğrenciler tarafından önemsenmeyeceğini söyleyen eğitimciler, bu alanda iş olanaklarının kısıtlanacağını düşünüyor.

Öte yandan bursa.com’a konuşan dört farklı eğitim sendikası Bursa temsilcisi, genel anlamda sınav sisteminden duydukları endişeleri dile getirdi. Sınav sisteminin aceleye getirilerek geniş çevrelerden görüş alınmadan yürürlüğe girdiğini söyleyen eğitimciler, yeni sistem olan YKS’nin öğrencileri değerlendirmede yetersiz kalacağını dile getiriyor.

“DEMOKRATİK TEMAYÜLLER YERİNE GETİRİLMEDİ”

Eğitim Bir-Sen Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Numan Şeker:

“Yeni adıyla YKS olan üniversite giriş sınavı, genel olarak değerlendirildiğinde, yükseköğretime geçiş sistemindeki düzenlemenin bir sadeleştirmeden ibaret olmayan önemli ve kapsamlı değişiklikler içerdiği, bazı alanlara önemli müdahalelerin yapıldığı görülmektedir. Bu tür değişiklilerin hem ortaöğretim, hem de yükseköğretim sistemi üzerinde büyük etkilerinin olması muhtemeldir. Milyonlarca adayı, aileyi ve toplumun geleceğini ilgilendiren üniversiteye giriş sisteminde yapılacak değişikliklerin; eğitimin ilgili paydaşlarıyla görüş alışverişi yapılmadan, konunun hassas ve sıkıntılı noktaları tecrübeler ışığında değerlendirilmeden, dahası demokratik teamüller yerine getirilmeden YÖK tarafından açıklanması, bir eksikliktir.”

“YGS’ye ve LYS’ye göre yeni sınavın fiilen tek aşamaya indirilmiş olması ve toplam soru sayısının azaltılmış olması, ölçme ve değerlendirme ilkeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, sınavın geçerliliğini azaltmıştır. Özetle, sınavdaki toplam soru sayısının azaltılması, ölçmenin daha az hassas yapılması anlamına gelmektedir. Soru sayısının azaltılması nedeniyle, aynı sayıdaki nette çok fazla sayıda öğrenci yığılabilecektir.”

“KAPSAM DARALDI, FEN VE SOSYAL İHMAL EDİLECEK”

“YGS’de tüm adayların Türkçe ve Matematik testlerine ilaveten Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri alanlarındaki temel bilgi ve becerilere sahip olması beklenmekteydi. Ancak, yeni sistemin ilk oturumunda Sosyal ve Fen Bilimleri alanındaki sorular tümüyle kaldırılmıştır. Adayların girecekleri sınavların kapsamlarının daraltılmış olması, ortaöğretimi olumsuz etkileyecektir. Öğrenciler sınavda yapmak zorunda olmadıkları ders gruplarını ihmal edeceklerdir. Bu ise lise eğitimini olumsuz etkileyecek bir husustur.”

“SINAV BASKISI ARTACAK”

“İki sınavın aynı gün yapılması ve ilk aşama sınavın sonuçları açıklanmadan ikinci aşama sınava girilmesi, aşamalı sınav mantığına aykırıdır. YGS, Mart-Nisan aylarında, LYS ise Haziran ayında yapılmaktaydı. İlk aşama sınav sonucu belli olduktan sonra LYS’ye girmeye hak kazanan öğrenciler belirlenmekteydi. 1980’li ve 1990’lı yıllar boyunca başarılı bir şekilde uygulanan ÖSS ve ÖYS de aynı şekilde iki aşamalı bir mantığa sahipti. Yeni sistemde iki oturumun aynı günde yapılacak olması, fiilen aşamalı sistemin kaldırılması demektir. Böyle bir müdahale, öğrenciler üzerindeki sınav baskısının azalmasına değil, tam tersine artmasına neden olacaktır. Çünkü farklı günlerdeki oturumlarda yapılan sınavlarda öğrenciler, herhangi bir oturumdaki dezavantajlarını diğer günlerdeki oturumlarda kapatmaya çalışmaktaydılar. Ancak yeni sistemde bunun yapılması mümkün görülmemektedir.”

“İlk aşama sınavından alınan 200 ve üzeri puanın bir sonraki yıl da kullanabilecek olması önemli bir değişikliktir. Bu durumda, ilk aşama testlerinde mutlaka test eşitlemesinin yapılması ve soruların yeterlilik düzeylerine göre hazırlanması gerekir. Aksi takdirde, kamuoyunda, ilk aşama sınav puanlarının iki yıl kullanılması büyük tartışmalara neden olacak; bir önceki yılın sınavının daha kolay olduğu ve birinin bundan dolayı daha yüksek puan aldığı ama soruların sonraki yılda zor olduğu ve düşük puan aldıkları gibi tartışmalara kapı aralayacaktır.”

“MUHARREM AYI BÖYLE AŞURE GÖRMEDİ”

Türk Eğitim-Sen 2 Nolu Şube, Kamu Sen İl Başkanı Selçuk Türkoğlu:

“Mübarek Muharrem ayındayız. Hiçbir Muharrem ayı böyle bir aşure görmemiştir. Normal bir insanın içinden çıkabileceği bir durum değil. Bu değişikliğin neye hizmet ettiği belli değil. Mevcut sistemin sorunu neydi ve nasıl düzeltilebilirdi, bu da yok. Nereden ihtiyaç hissedildiğini bilmek mümkün değil. Bir yıldır üzerinde çalışıldığını söylüyorlardı. Çalışılan konu buysa yazıklar olsun.”

“BU SİSTEM 2019’U TAŞIMAZ”

“2018 yılında sınavlar bu sistem ile yapılacak ama 2019’da bu sistem uygulanamaz. Değiştirdiler, çünkü cumhurbaşkanı ‘değiştirin’ dedi. Ama önümüzdeki yıl akıl mantık bunu taşımaz.

“Göze çarpanlar şunlar; önceden beş haftada altı sınav şeklinde yapılıyordu. Bunu dil sınavı hariç bir güne indirgediler. Sabah olana Temel Yetenek Sınavı diyorlar, öğleden sonrakine de Yükseköğretim Kurumları Sınavı diyorlar. YGS, YKS oldu. En büyük sıkıntı şu, bilimsel temeli olmayan şey, birinci sınavda başarılı olduğuna inanıyorsa ikinci sınava girecek. Allah allah? Nasıl olacak bu? Birinci sınavda başarısız oldu, öyle denk geldi ikinci sınavda başarı elde etti ama barajı aşamadığı için gitmiş olacak.

“14 TANE FEN SORUSUYLA DOKTOR SEÇECEKSİNİZ!”

“İkincisi, öğrenciyi seçeceksiniz ama hangi boyutu ölçerek? Bilgi, yetenek, muhakeme ama meslek seçimine yardımcı olacak alanlardan sınav etmeniz lazım. Mesela fizik mühendisi, kimyager, doktor seçeceksiniz ama fen bilimlerinden topu topu kırk soru var. Bunun için de fen bilimlerinden 14 soru var. 14 soru yapanla bunlar olacak. Önceki sistemde alanına yoğunlaşmış çocukları biz seçebiliyorduk. Bu sistem bilgi, beceri ve genel kültürü ölçebilecek mi?”

“TARİHİNİ BİLMEYEN MİLLETLERİN COĞRAFYALARINI BAŞKALARI ÇİZER”

Tarih ve İnkılap Tarihi dersi okulda var. Ama sınavda yok. Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkası çizer. Sınav sistemini hazırlayanlar “dersleri kaldırmıyoruz” diyerek kendilerini savunamazlar. Sınavda sorusu olmayan dersler öğrencinin, okulun ve öğretmenin gözünde düşer. Bunu neden yapıyorsunuz? Böyle bir coğrafyada! Topyekün milli eğitimin geleceği ile ilgili sorun var, hem de bu mesleği icra eden öğretmenler açısından sıkıntı. Öğretmenler norm fazlası durumuna gelecek. Tercih edilmeyecek.

“Ezcümle, eski sınavla ilgili yakınmaları iki katına çıkaran, sadeleştiriyoruz demelerine rağmen muamma olan sorun alanları var. Bu aslında vatandaşın ve öğrencilerin çözebileceği bir hadise değil. Muhataplar sorunu anlatamıyor ve cevap veremiyor ki çocuklar ve vatandaş ne yapsın. İki buçuk milyon öğrenci sınava girecek. Sonra yine ‘biz yanlış yaptık, sistemi değiştireceğiz’ diyecekler.”

AZ SORU, ÖĞRENCİDE “YANLIŞ YAPACAĞIM” KAYGISINI DOĞURACAK

Eğitim İş Sendikası Bursa Şubesi Başkanı Özkan Rona:

“İki basamaklı sistemin Temel Yeterlilik Testi (TYT) denen ilk basamağında sadece Türkçe ve matematikten sorumlu olunması, sayısal ve sözel dersleri önemsiz kılıyor. Kaldı ki önlisans programlarına yerleşmek için TYT’den yeterli puan almak tek kural. Ön lisans programlarına yerleşecek öğrenciler, kendi alanlarıyla ilgili hiçbir soruyla karşılaşmayacaklar. Örneğin fen ağırlıklı bir alan olan laboratuar teknisyenliğini seçecek bir öğrenci, fizik, kimya ya da biyoloji sorusu çözmeyeceği için bu konulardan sorumlu olmayacak. Adalet Yüksekokulu’na gidecek bir öğrenci Türkçe ve Matematikle muhatap olacağı için tarih ya da felsefe çözmeyecek. Dersler de önemsiz hale gelecek. İkinci basamakta eşit ağırlık bölümü öğrencileri, tarih ve felsefe grubu derslerinden sorumlu olmayacaklar. Psikoloji hedefleyen bir öğrenci, psikoloji sorularını çözmeyecek, hukuk öğrencisi tarihten sorumlu olmayacak. Gelişmelerden sonra görüştüğümüz öğretmen arkadaşlar, eşit ağırlık öğrencilerinin tarih dersinden kursa gitmek istemediklerini söylüyor.”

“SINAVA HAZIRLIK İKİ YILA ÇIKACAK”

“200 üzeri puan alan öğrencilerin puanları iki yıl geçerli olacak. Öğrenciler açısından üniversiteye hazırlık iki yıla çıkacak. İlk yıl öğrenci sadece Türkçe matematiğe hazırlanacak, ikinci yıl da sadece kendi alanına yönelik çalışacak.”

“Cumartesi sınav yapmak büyük bir problemdir. Pazar günleri iş günü değildir, hayat biraz daha geç başlar. Bu yüzden Pazar seçilirdi. Ama Cumartesi iş günüdür. Çocuklar gürültü ile karşılaşacaklardır. Sınav Pazar günü yapılmalıdır, dil sınavı da sonraki Pazar yapılmalıdır. Çocuklar bir günde 240 soru ile karşılaşacaklar. TYT’de 80, alan sınavında da 80 soru çözecekler. Ama diğer alanlarda da şanslarını denemek isteyebilirler. Bir alan daha çözmek isteyebilirler. En az 160, en fazla 240 soru soracaklar.”

“YGS-LYS’Yİ MUMLA ARAYACAĞIZ”

“Soru sayısının azaltılması öğrencilerin üzerindeki yüzü azaltacak gibi algılanıyor ama daha büyük bir kaygı doğurdu. Soru sayısı yarı yarıya azaltılırsa, her sorunun değeri iki katı artar. Öğrencide yanlış yapacağım kaygısı meydana gelecektir. Sistem bu haliyle YGS-LYS sistemini mumla aratacaktır. Sistem Sosyal Bilimler bölümünü bitirecektir.”

“YÖK BAŞKANI DA TELEVİZYONDAN ÖĞRENMİŞTİR”

“Bu sistem bilimsel araştırmaları yapılacak getirilmiş bir sistem değil. Eminiz ki, sınav sisteminin değişeceği ile ilgili bilgiyi YÖK Başkanı, cumhurbaşkanının televizyondaki konuşmasından öğrenmiştir. Bu sistem uygulanmaya başlayacağı zaman değişikliğe uğrayacaktır. Olmasa da çok uzun ömürlü olmayacaktır. Ama bir nesil de heba olacaktır. Sınava giren öğrenci sayısı iki milyon iki yüz bin. Bu kadar öğrenci kötü sistemle muhatap oluyor ve sistem doğru bir ölçme yapılmadığı için Türkiye’nin geleceğine katma değer sağlayacak gençleri süzme konusunda başarısız olacak.”

“YENİ SİSTEM GENÇLERİMİZ ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRACAKTIR!”

Eğitim Sen Bursa Şubesi Başkanı Atakan Erdağı:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir TV programında eğitim sistemine ve sınavlara yönelik eleştirileri, ardından sınav sisteminde alelacele değişikliğe gidildiğine tanık oluyoruz. Her ne kadar YÖK Başkanı Saraç yeni sistem için “Bir aylık değil, bir yıllık hazırlığın ürünü” olduğunu belirtse de bu bir yıl içerisinde kimlerin görüşlerinin alındığı, hangi eleştiri ve önerilerin sunulduğu konusu belirsiz bırakılıyor. Çünkü herkes biliyor ki söz konusu değişiklikler eğitim sisteminin olumsuz yanlarını gidermek yerine günü kurtarmaya dönük hamleler içeriyor.”

“GENÇLERİMİZİ KOBAY GİBİ KULLANIYORLAR”

“Bu nedenledir ki YÖK Başkanı Saraç, yeni sınavı “daha kolay yönetilebilir, yalın ve sade” diye tanıtmak dışında bir seçeneği kalmıyor. Bu açıklama dahi daha önce kendi getirdikleri sistemi yönetemediklerinin ilanı oluyor. Söz konusu “yönetemeyenler”, gençlerimizi kobay gibi kullanmaktan geri durmuyor! Ancak yeni sistemin bu eleştirilerimiz ve tespitlerimizden daha önemli olumsuz yanları olacağını özellikle belirtmek isteriz.”

“Şöyle ki; Geçen yıla kadar uygulanan YGS ve LYS sistemi getirilirken, sınav stresi nedeniyle artan intihar teşebbüsleri gibi kaygı verici olaylar nedeniyle “Gençlerimizin hayatı bir günlük sınavdan daha kıymetli” denilmişti. Şimdi bu kaygı neden taşınmamaktadır? Değişen ne olmuştur? Yekta Saraç’ın açıklamasından anlaşıldığı üzere yeni sınav önümüzdeki ilk sınav döneminde uygulanacaktır. Bu durum dahi öğrencilerin üzerindeki baskıyı artıracaktır. Çünkü daha önce iki sınav bulunmakta ve öğrenciler de bu iki sınav tarihlerine göre hazırlanacakları konuları planlamaktayken, yeni sınavla birlikte sınav gününe kadar tüm konulara, üstelik soru tiplerini bilmedikleri, sınav sürelerinin belli olmadığı bir sınava hazırlanmak zorunda kalacaktır. Bu durumun gençlerimiz üzerinde baskı yaratmayacağını ifade etmek, en naif tabirle onların hayatını ve emeğini ciddiye almamaktır. Yeni sınav sistemiyle, bir gün içerisinde sabah ve öğleden sonra yapılacak oturumlarla adayların “başarı” göstermesi beklenmektedir. Böylesi bir sınav sistemi, insani olmayan bir nitelik taşımaktadır. Çünkü, aynı gün içerisinde sabah oturumunda 80 soruluk Temel Yeterlilik Sınavı ve ardından üç oturuma birden ya da herhangi birine girerek en az 40 en fazla 160 soru sorulacak olan bir sınav sisteminin sonuçları açısında geçerlilik ve güvenilirlik taşımayacağı ortadadır.’’

“KOPYA SKANDALLARINI KİMSE ÜSTLENMEDİ!”

‘’Geçmiş dönemde sınavlarda yaşanan kopya skandallarının sorumluluğunu yetkililer ve hükümet almamıştır. Bu skandalların sorumluluğu adayların omzuna yüklenmiş ve sınavlar olağanüstü güvenlik önlemleri nedeniyle eziyet haline dönüştürülmüştür. Şimdi YÖK Başkanı bir gün içerisinde iki sınavın yapılacağını ifade etmekte, adayların iki sınav arasında zamanın olacağını belirtmektedir. Yanında sınava para dahi götüremeyen insanlara bu yeni bir eziyet olmayacak mıdır? Sınav stresini artırmayacak mıdır?’’

“TÜRKÇE VE MATEMATİK ALARM VERİYOR!”

‘’Yeni sistemde “Temel Yeterlilik Sınavı” olacağı ve bu sınavda ağırlığın Türkçe ve Matematik konularına verileceği belirtiliyor. Halbuki PISA sonuçlarına bakıldığında ülkemizde Türkçe ve Matematik konusunda eğitim sistemi alarm verdiği görülüyor. Açıktır ki bu sınavla bu soruna çözüm üretilmek isteniyor. Ancak unutulmamalı ki söz konusu sorunun çözümü sınav sisteminde değil eğitim sisteminde yapılacak köklü değişikliklerde yatmaktadır. Dolayısıyla söz konusu sınav eğitim sistemini yamalı bohça olmaktan çıkarmayacak, aksine yine sorumluluğu gençlerin omzuna yükleyecektir. Aynı günde iki sınavın yapılacak olması, bir başka sorunu da gündeme getirmektedir. Adaylar, ilk sınavdan sonra ikinci sınava, alan sınavına da girecektir ve ilk sınavda başarısız olması durumunda girdiği ikinci sınavın hiçbir anlamı kalmayacaktır. Üstelik ÖSYM’nin bugüne kadar ki uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda her oturum için ayrı ayrı ya da bunların ortalamasının alındığı tek sınav ücreti biçiminde yüksek meblağlar isteneceğine de şüphemiz yoktur. Dolayısıyla ilk sınavda baraj altında kalan bir aday; hem maddi olarak, hem de emek ve zaman açısından kayıp yaşayacaktır. Bu sorunun düşünülmemiş olması dahi başlı başına sorundur!’’

“YOKSUL AİLELER SEÇENEKSİZ BIRAKILIYOR”

“Yeni sınavda önemli bir sorun alanı da Meslek Yüksekokullarına geçişi kolaylaştırma arzusunda yatmaktadır. Çünkü bugün uygulanan 4+4+4 sisteminde yoksul ailelerin çocuklarına açık lise, özel ya da devlet meslek liseleri ve imam hatip liseleri dışında bir seçenek sunulmamaktadır. Dolayısıyla yoksul ailelerin çocukları işçileşmeye, ait olduğu sınıfa mahkum edilmektedir. YÖK Başkanı’nın duyurduğu sistem, bu sorunu sorgulamak ve çözüm üretmek yerine daha istikrarlı biçimde sürdürmeyi odağına almaktadır. Son yapılan YGS ve LYS sonuçları değerlendirildiğinde tercih yapma hakkı olan adayların yarısının bir sonraki sene puanının düşme ihtimali nedeniyle tercih yapmadığı görülmektedir. Yeni sınavda bu soruna çözüm, sınav puanının iki yıl geçerli kılınmasıyla aranmıştır. Ancak tercih yapılmama nedenlerinin en önemli yanı Türkiye’deki üniversitelerin sunduğu olanaklar açısından eşitsizliğidir. Çünkü AKP her ile bir üniversite açarken bilim seferberliği için değil, öğrencilerin müşteri olarak görüldüğü bir kalkınma gerekçesiyle bu adımları atmıştır. Bu nedenledir ki tercih edilmeyen üniversiteler ve programlar sorunu varlığını sürdürecektir.”

“YENİ SİSTEM UZLAŞI İLE YAPILMALI”

“Eğitim Sen olarak, sorunun sınav çeşitlerinde olmadığını, aksine sorunun daha köklü biçimde sınavlara odaklanmış olan eğitim sistemi içerisinde olduğunu ve köklü değişikliklere gidilmeden kalıcı çözümlerin üretilemeyeceğini belirtmek isteriz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi böylesine yakından ilgilendiren bir konuda alelacele yaşama geçirilen, “Ben yaptım oldu” denilen değişikliklerin daha büyük sorunlara yol açtığını hatırlatmak isteriz. Bu nedenle talebimiz, yeni sisteme geçişin ertelenmesi ve yapılacak değişikliklerin geniş bir uzlaşıyla oluşması için farklı görüş, eleştiri ve önerilerin değerlendirilmesiyle, bu sürecin açıklıkla yönetilmesiyle planlanmasıdır. Unutulmamalıdır ki; yap boz haline dönüştürülen sadece eğitim sistemi değil, gençlerimizin, çocuklarımızın hayatıdır.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ