Bir dizi programlara katılmak üzere Mardin’e gelen İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, ilk olarak okul müdürleriyle yapılan ’Yetim projesi’ toplantısına katıldı. Toplantının ardından Mardin İl Müftülüğü konferans salonuna geçen gelen Yıldırım, burada Kadim Akademi’nin düzenlediği 15 temmuz sonrası İslam coğrafyası paneline katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan panelde Yıldırım konuşma yaptı.
Konuşmanın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yıldırım, Halep’te tüm dünyanın gözü önünde 15 gün boyunca bir bombardımanın yaşandığına dikkat çekti. Bombardıman sonucunda birçok insanın şehit olduğunu belirten Yıldırım, "Fakat dünya buna sessiz kaldı. STK’lar harekete geçti. İHH olarak konvoy düzenledik ve dünyaya çağrıda bulunduk. Bu çağrı bir baskı oluşturdu ve dünya liderleri harekete geçti. STK’lar bu tip olaylarda çok hızlı hareket edebilmeli. Eğer daha önceden bu hareketi yapabilmiş olsaydık belki de daha çok insanın kurtuluşuna vesile olacaktık. Reyhanlı’da çok kalabalık bir miting gerçekleştirdik. Bu mitingle beraber bir ateşkes devreye girdi. Türkiye, Rusya ile görüşerek bu ateşkesi sağladı. Bizler de İHH ekibi ile beraber bu tahliyelerin olduğu sıfır noktasına gittik. Tahliyeler boyunca gözlemci olarak görev aldık. Hem Halep’in içerisindeki Suriyelilerin çıkma işlemini takip ettik hem de Şii köyleri içerisinden çıkıp Halep’e gidenleri takip ettik. Bu karşılıklı tahliyelerde, insani ilişkilerin yerine getirilmesi, insan hak ve hukuklarının gözetilmesi için gözlemlerde bulunduk. Sonuç itibariyle tahliyeler tamamlandı fakat anlaşma çerçevesinde olan Zabadani ve Madaya bölgesindeki tahliyelerde en kısa zamanda netleşir ve onlar da biter" dedi.
"HALEP’TEN 45 BİNE YAKIN İNSAN ÇIKTI"
Tahliyeler sırasında insanlığı utandıracak kadar kötü manzaralarla karşılaştığını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Şu ana kadar Halep’ten 45 bine yakın insan çıkartılmış oldu. Oradaki manzarayı sizler de gördünüz bunu anlatmaya gerek yok. İnsanı utandıracak kadar kötü manzaralarla karşılaştık. İlk tahliye anında kundaktaki çocuklar titriyordu. O kundakta titreyen çocuğa bir battaniye verdim ve kucağıma aldım. İnanın aklımın erdiği andan itibaren belki de en lezzetli şeydi o kundakta titreyen çocuğa bir battaniye verip onu tekrar annesine iade etmek. Allah, insanlara bir daha böyle kötü günler yaşatmasın."
(Mehmet Salih Keskin/İHA)