USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

"Menderes’in 1950’deki zaferinden sonra..."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye’yi tüm imkanları ve mekanları ile kendi ellerinde tutmaya çalışanlar Menderes’in 1950’deki ‘yeter söz milletindir’ diyerek kazandığı zaferden beri sürekli karşısında olanlar hüsrana uğruyorlar" dedi.

03-12-2016 20:51
Google News

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bayrampaşa’da Kaptan Ahmet Erdoğan Uluslararası Erkek Anadolu İmam Hatip Lisesi Eğitim Külliyesi açılış törenine katıldı.

Açılışta konuşan Erdoğan uluslararası imam hatip liselerinin amacının hem dini ilimler, hem sosyal bilimler alanlarında insan gücü yetiştirmek olduğunu söyleyen Erdoğan, “Okullarımızda eğitim gören farklı ülkelerden öğrencilerimizi burada sağladıkları kaynaşmayı hayatlarının sonuna kadar sürdüreceklerine inanıyorum. Bu kaynaşmanın ümmet düzeyinde güçlü bir birlikteliğe dönüşeceğine inanıyorum” diye konuştu.

Okula ismi verilen babası Kaptan Ahmet Erdoğan’ı anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli babamın hikayesi aslında bu ülkenin geçmişindeki milyonlarca asil yürekli babanın hikayesidir. Rize’de doğan, nafakasını temin için 15 yaşında Zonguldak, 17 yaşında İstanbul’a gelen rahmetli babam, emekli olana kadar denizcilik işletmelerinde çalışmış ve daha sonra kaptanlık seviyesine yükselmiş bir insandı. O dönemde İstanbul’a gelmiş her Anadolulu gibi merhum babamın da evi ve sofrası tüm hemşerilerimize daima açıktı. Babam önceden randevulaşarak eve gelmezdi. Çocukluğumu hatırlarım. Anında çat kapı misafirimizle beraber eve gelir, anacığım da evde ne varsa onunla yer sofrasını anında döşer yemeğimizi yerdik. Önceden haber vereyim yok, anında. Zaten bir Karadenizli olarak da turşularımız, kavurmamız hazırdı. Kuzine hazır, o kuzinelerde her maharetini anacığım sergilerdi. Gelen de umduğunu değil bulduğunu yerdi. Çok disiplinli, bir o kadarda vicdanlı bir insan olan babacığım, şu an burada olup isminin böyle bir okula verildiğini görseydi inanın bana gözlerinden sevincini okur, hatta gözyaşlarının yanaklarından sakallarına süzüldüğünü görürdük” şeklinde konuştu.

"KAPTAN AHMET ERDOĞAN’IN VE OĞLU RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN HİKAYESİ ASLINDA TÜRKİYE’NİN HİKAYESİDİR"

Babası Ahmet Erdoğan’ın onuru, inancı, ailesi için çalıştığını söyleyen Erdoğan, “Aynı zamanda dimdik yaşayarak geçirmiş olması benim en büyük şeref belgemdir. Babam hiçbir zaman eğilmemiştir. Bu mirası çocuklarıma bırakabilmek de benim en büyük hayalimdir. Kaptan Ahmet Erdoğan’ın ve oğlu Recep Tayyip Erdoğan’ın hikayesi aslında Türkiye’nin hikayesidir. Bu ülkede kimsenin imtiyazı olmadığının, çalışması mücadele etmesi halinde tüm kapıların herkese açık olduğunun ispatı işte burada. Türkiye’yi tüm imkanları ve mekanları ile kendi ellerinde tutmaya çalışanlar Menderes’in 1950’deki ‘yeter söz milletindir’ diyerek kazandığı zaferden beri sürekli karşısında olanlar hüsrana uğruyorlar. Kimi zaman darbelerle, kimi zaman muhtıralarla, kimi zaman bildirilerde milletin demokrasi akının önüne geçmeye çalışanlara bugüne kadar meydanı bırakmadık. Bu mücadele Kaptan Ahmet Erdoğan’a çocuk yaşta köyünden ayrılıp İstanbul’da ailesi ile birlikte kendisine yeni bir hayat kurma cesareti veren mücadeledir. Bu mücadele Kasımpaşa’da büyüyen, imam hatip lisesinde okuyan, imanından, ailesinden, milletinden başka hiçbir şeyi olmayan Recep Tayyip Erdoğan’a Büyükşehir Belediye Başkanlığı yolları açan mücadeledir” ifadelerini kullandı.

Gençlere tavsiyelerde de bulunan Erdoğan, şunları söyledi:

“Bayrağı sizlere devredeceğimiz güne kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Sizlerin gözüne baktığımda her birinizde inanıyorum ki bu aksiyon var. Unutmayınız bu kapı hep açık olacak. Ama eşik her geçen gün yükselecek. Bunun için kendinizi her alanda çok iyi yetiştirmeniz lazım. Gençler, dini ilimler mi tahsil ediyorsunuz en iyisi olmalısınız. Fen ve matematik ile mi meşgulsünüz en iyisi olmaya çalışmalısınız. Kültüre sanata mı yöneldiniz, zirveyi hedeflemelisiniz. Eğer idealiniz yoksa mücadele gücünüz de olmaz. İnsan öyle bir varlıktır ki azmettiği zaman başaramayacağı iş yoktur. Çünkü insan rabbinin bizzat kendi sıfatlarıyla ziynetlendirdiği varlıktır. Bu imkanı hayır yolunda değerlendirmek de, şer yolunda zayi etmekte kendi elimizde”.

"ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ EĞİTİM MANTALİTESİNDE REFORM DÖNEMİ İLAN ETTİK"

Eğitimde yapılan çalışmaları anlatan Erdoğan, “Fiziki sorunları çözdük, zihinleri aynı düzeyde güçlendiremedik. Okuldaki eğitim kalitesinden ziyade mantalitesinden memnun değilim. Tabela asmakla, o tabelanın murat ettiği neticeler elde edilemiyor. Bunun için daha fazla çalışacağız. Eğitimin tüm tarafları olarak kafa ve gönül birliğinde gayret göstermeliyiz. Eğitimcilik birçok meslek grubundan farklı olarak birikim ve adanmışlık ister. Kendimizi bu işe adayacağız. Eğer işinize sevgi ile bağlı değilseniz, öğretmenlik mesleği ücreti mukabilinde yapılacak bir görev değildir. Milli eğitim bakanımız bu çalışmaları büyük bir azimle sürdürüyorlar. Bizim çocuklarımız dünyadaki hiçbir ülkenin vatandaşlarından daha az zeki değildir. Hatalar birinci derecede bizden ve velilerden kaynaklanıyor. El ele vereceğiz. Çocuklara sahip çıkacağız. Şayet fen bilimlerinde, eğitimde dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer almıyorsak sorun sistemde demektir. En başında da eğitim sisteminden demektir. Bunun için önümüzdeki dönemi eğitim müfredatı, kalitesi, mantalitesi konusunda reform dönemi olarak ilan ettik. Eğitim öğretim meselesini çözmeden diğer meseleleri çözemeyeceğimiz konusunda hemfikir olduğumuza göre buradan işe başlamalıyız. Bina ve personel meselesini geride bırakıp içeriğe yoğunlaşma zamanı gelmiştir. Darbe girişimlerinin, terör örgütlerinin pervasız saldırılarının üstesinden gelen Türkiye’nin bu meseleyi de çözeceğine inanıyorum”

(İHA)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ