Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız”

Cumhurbaşkanı erdoğan, tbmm'de partisinin grup toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız”
30-10-2024 15:14

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Cumhuriyet Bayramı’nı 85 milyonun hep beraber coşkuyla kutladığını söyleyen Erdoğan, "Yurt dışındaki temsilciliklerimizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de 29 Ekim sevinci çeşitli tören ve etkinliklerle büyük bir gururla yaşandı. Dış misyonlarımıza gelerek veya mesaj göndererek bayram sevincimizi paylaşan herkese, tüm liderlere buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Bu vesileyle Milli Mücadele’nin şehit ve gazilerini, tarihimiz boyunca vatan savunmasında kahramanca çarpışan tüm şehitlerimizi, tüm yiğit gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla yad ediyorum" dedi. “2026’da 20 Gökbey helikopterimizin teslimatını gerçekleştireceğiz”


Geçen hafta Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından, en önemli kuruluşlarından biri olan TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerine alçakça bir terör saldırısı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu saldırıda şehit düşen kardeşlerimize de Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun diyorum. Tedavisi devam eden yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Dün TUSAŞ’ımızı ziyaret ettik, çalışanlarımızla kucaklaştık. Taziyelerimizi ve geçmiş olsun dileklerimizi bizzat ilettik. TUSAŞ tarafından geliştirilen yerli milli helikopterimiz T-625 GÖKBEY’in ilkini törenle Jandarma Genel Komutanlığımıza teslim ettik. Yıl sonu gelmeden 2 adet GÖKBEY’i daha jandarmamıza teslim etmiş olacağız. Ayrıca 2026 yılı içinde toplam 20 adet GÖKBEY helikopterimizin farklı kurumlarımıza teslimatını gerçekleştireceğiz. TUSAŞ çalışanlarımızı yaşadıkları kalleş terör saldırısına rağmen her zamankinden daha inançlı, daha azimli, daha bilenmiş gördüm. Özgüvenleri fevkalade yüksekti. Gözlerinde tam anlamıyla bir adanmışlık duygusu vardı. TUSAŞ’taki kardeşlerimin bizzat kendi ifadeleriyle hainlere rağmen daha fazla üreterek, daha fazla çalışarak şehit arkadaşlarının ruhlarını şad etmeyi sürdüreceklerine inanıyorum. İnşallah bizler de bu fevkalade önemli gayretlerinde TUSAŞ’ımızın ve savunma sanayii kuruluşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu. “Bu Cumhuriyet, Alevi’nin de, Sünni’nin de Cumhuriyetidir”


Çatısı altında bulundukları bu aziz Meclis’in 23 Nisan 1920’de Ankara’da faaliyetlerine başladığını hatırlatan Erdoğan, "Kurtuluş Savaşı’mızı sevk ve idare etmiş, zaferin ardından 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında milletimizin temsilcilerinin onayıyla, milletimizin ortak kararı olarak vücut bulmuştur. Burada şu noktanın altını öncelikle tekrar çizmek isterim: Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, meşrebin, etnik kökenin Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet, zenginin olduğu kadar, yoksulun da cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, ne kadar batılının, ne kadar güneylinin cumhuriyeti ise, o kadar da kuzeylinin, o kadar da doğulunun cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, Alevi’nin de, Sünni’nin de cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, sağın da, solun da cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, çoğun da cumhuriyetidir, azın da cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun kendisini bu vatana, bu millette, bu topraklara ait hisseden herkesin, her bir ferdin cumhuriyetidir. Ve bu Cumhuriyet, Türk’ün de cumhuriyetidir; Türk’ün olduğu kadar elbette Kürdün de cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, ’Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşıyım’ diyen Laz’ın, Çerkez’in, Arab’ın, Rum’un, Roman’ın yani vatan topraklarında yaşayan herkesin cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, bizim, hepimizin eseridir. Öyleyse bu Cumhuriyet bizim, hepimizin, 85 milyonun tamamının cumhuriyetidir. Ben inanıyorum ki, bu topraklar üzerinde yaşayan, bu topraklara vatandaşlık bağıyla bağlı olan hiç kimsenin Cumhuriyet’le, Cumhuriyet fikriyle bir meselesi, bir sorunu, bir problemi yoktur. Geçtiğimiz bir asır boyunca yaşadığımız sorunlar, cumhuriyetten değil; cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak zulmedenlerden, onu istismar edenlerden, ona ihanet edenlerden kaynaklanmıştır. Evet, bunu yaptılar" ifadelerini kullandı. “Cumhuriyet ruhunu yaşatmaya devam edeceğiz”


Erdoğan, bazılarının cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak ayrımcılık yaptıklarını kaydederek, "Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanıp zulmettiler, ötekileştirdiler. Cumhuriyet fikrinin ardına gizlenip bu ülkenin huzuruna, birliğine, dirliğine, ezeli ve ebedi kardeşliğine en büyük zararı verdiler. Aziz milletimiz, o engin ferasetiyle, o sınırsız basiretiyle her şeyin farkındadır. Milletimiz, tüm olumsuzluklara rağmen hem cumhuriyet fikrine, hem de onu ete kemiğe büründüren Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sımsıkı sahip çıkmış, korumuş, kollamıştır. Bugün Cumhuriyetimiz, 85 milyon vatandaşımızın ortak yuvası olarak birdir, bütündür, güçlüdür, dimdik ayaktadır; hem aziz milletimiz için hem de geniş coğrafyamız için umuttur, güvendir. Şehitlerimizin kanından rengini alan ay yıldızlı al bayrağımızla, birliğimizin, kardeşliğimizin adeta temel felsefe metni olan İstiklal Marşımızla, Cumhuriyet aydınlık geleceğimizdir. Cumhuriyet fikrini, Cumhuriyet ruhunu, Allah izin verirse ebed müddet korumaya, kollamaya, yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. "Türkiye Cumhuriyeti bu kaostan ister istemez etkileniyor"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin coğrafyada on yıllar boyunca devam eden kanlı savaşların neticesinde kurulduğunu vurgulayarak, "Sevr’de bize bir harita dayatarak, ‘Sizin ülkeniz burası olacak’ dediler. Hayır dedik. ‘Biz haritamızı kendimiz çizeriz’ dedik. ‘Sınırlarımızı kendimiz belirleriz’ dedik. Milli Mücadele’yle haritamızı şehitlerimizin kanıyla çizdik. Binlerce yıllık köklü devlet tecrübemizle, hür irademizle, toprağımız için savaşarak, kan dökerek, can vererek bağımsız vatanımızı inşa ettik. Yakın coğrafyamızdaki bazı ülkeler, ne yazık ki aynı başarıyı gösteremediler. Osmanlı bakiyesi olan bu coğrafyada tam bir asırdır kan, gözyaşı, savaş, çatışma dinmiyor. Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olarak, Türkiye Cumhuriyeti de bu kaostan ister istemez etkileniyor. Ancak hata şuradadır; coğrafyamızdaki kaosa bakanlar, korkmuşlar, ürkmüşler, tedirgin olmuşlar ve Cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. Geçmişin korkuları, son derece yanlış biçimde kapanmaya, kısıtlamaya, özgürlükleri daraltmaya ve maalesef iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır" diye konuştu. “Biz İstiklal Marşı bile ’korkma’ diye başlayan bir milletiz”


Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sıradan bir devlet olmadığının altını çizerek, "Biz, 29 Ekim 1923’te ilk defa tarih sahnesine çıkmış değil, bakınız altını çizerek söylüyorum, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. Kuşkusuz 29 Ekim çok önemlidir, tarihin kritik bir dönüm noktasıdır, yeni bir başlangıçtır. Ancak bu aziz millet yüz yıllardır, bin yıllardır hem tarih sahnesinde var olan, hem de tarihin akışına yön veren, tarih yazan, tarih yapan bir millettir. Şu yeryüzü üzerinde, korkuyu korkutan ve korkutacak olan yegâne millet, mensubu olduğumuz asil millettir. Bunun en son ve somut örneği 15 Temmuz şanlı direnişidir. Tarihte elde ettiği şanlı zaferleriyle, yeryüzünde başı dik, iftiharla, gururla yürümeyi hak eden yegâne millet, bizim milletimizdir. Bu millet, değil kendinin, bütün bu coğrafyanın, mazlum ve mağdurların, ezilenlerin, kimsesizlerin, hatta tüm insanlığın umudu bir millettir. Düşersek, yeniden doğruluruz. Yanarsak, küllerimizden yeniden doğarız. Yıkılırsak, yeniden, dimdik ayağa kalkarız. Kolumuzu, kanadımızı kesseler; daha gür, daha köklü, daha güçlü bir fidana dönüşürüz. Kimse bizi yanlış bellemesin. Hele hele, bu milletin hiçbir ferdi, korku, ümitsizlik, yeis, karamsarlık içinde olmasın. İşte onun için söylüyorum; bu Cumhuriyet korkmaz. Korku, cumhuriyetimizin bir vasfı asla ve asla olamaz. Biz İstiklal Marşı bile ‘korkma’ diye başlayan bir milletiz. Bu Cumhuriyet, korkuyla değil cesaretle, ürkeklikle değil özgüvenle, daralarak değil büyüyerek, dışlayarak değil kapsayarak, ayrıştırarak değil, kucaklayarak korunur, kollanır, büyütülür ve yüceltilir. Bizim cumhuriyetimizin mayası kardeşliktir; onu ilelebet ayakta tutacak olan da hiç kuşkusuz, tereddütsüz, şeksiz şüphesiz kardeşliğimizdir" dedi.


Cumhuriyetin 101 yılda çok önemli mesafeler kat ettiğini belirten Erdoğan, "Savaştan çıkmış bir ülke, hamdolsun bugün satın alma paritesine göre dünyanın 11’inci ekonomisidir. Ülkemizin her köşesini imar ettik; yurdumuzu okullarla, üniversitelerle, hastanelerle, yollarla, köprülerle, tünellerle donattık. Bağımsızlığımızı korurken iddialarımızı, ideallerimizi sımsıkı muhafaza ettik. Tek başına savunma sanayiinde elde ettiğimiz mesafe bile ülkemizin nereden nereye geldiğinin en anlamlı göstergesidir" dedi. “Yaşanan ihmallerden ve acılardan nemalananlar, her türlü yol, yöntem ve değeri kullanarak sorunları istismar ettiler”


Belli dönemlerde Cumhuriyetin öz evlatlarının ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kaldığını kaydeden Erdoğan, "Görmezden gelindiler, ötelendiler, hırpalandılar. Son bir asırda elbette çok güzel günler de gördük ama ondan daha fazla hüzün gördük, acı gördük, gözyaşı gördük, baskı gördük. AK Partimizi 23 yıl evvel, 14 Ağustos 2001’de kurarken en büyük hedefimiz, en büyük idealimiz devlet ile milleti kucaklaştırmak, cumhurla cumhuriyeti buluşturmak, milletimizin kardeşliğini daha da yüceltmekti. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu; cesaretle üzerine gittik, ayrımcılığa son verdik. Yoksulun sesi çıkmıyordu; garip gurebanın sesi olduk, nefesi olduk, elinden tuttuk, ayağa kaldırdık. Alevi kardeşlerimizin sorunları vardı; çözmek için samimi adımlar attık. Gayrimüslimlerin sorunları vardı, onları devletle kucaklaştırmak için cesur hamleler yaptık. Tüm bunları sabote etmek için önümüze çok engeller çıkardılar, kitleleri kışkırttılar, darbe girişimlerinde bulundular. Yaşanan ihmallerden ve acılardan nemalananlar, her türlü yol, yöntem ve değeri kullanarak sorunları istismar ettiler. Fakat biz yılmadık, yıkılmadık, durmadık ve kardeşliği büyütmekten asla vazgeçmedik" diye konuştu. “Eş zamanlı olarak kardeşliği büyüteceğiz”


Erdoğan, göreve geldiklerinde ülkenin tamamıyla birlikte özellikle doğu-güneydoğu illerinde ciddi bir ihmalkarlığın söz konusu olduğunu belirterek, "Hiç kimse inkâr edemez ki, Türkiye’nin tamamıyla birlikte doğu-güneydoğu illerimize altyapısıyla, üstyapısıyla, üretimiyle tarihin en büyük yatırımlarını biz yaptık. Hak ve özgürlükleri genişletme konusunda en büyük adımları biz attık. Bunu yaparken dedik ki, terörü ve terörün ürediği bataklığı kurutacağız; eş zamanlı olarak kardeşliği büyüteceğiz. Aradan geçen 22 yıl boyunca aynı minvalde, aynı istikamette sarsılmadan yürüdük, yürüyoruz. Türk ile Kürdün kardeşliğini büyütmek için, ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa, hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, bir ihanet, bir alçaklık çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular. Terörden beslenenler, terörün bitmesini istemediler. Şiddetten nemalanlar, şiddetin sona ermesine rıza göstermediler. Kardeşliğin pekişmesiyle, Türkiye’nin her alanda büyüyeceğini görenler, kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular, gizli aparatlarını harekete geçirdiler" ifadelerini kullandı. “Kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan hançerlendik”


Çok bedel ödediklerini söyleyen Erdoğan, "Çok hayal kırıklığı yaşadık, çok ihanet gördük, hatta kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan hançerlendik. Ancak umudumuzu kaybetmedik, samimiyetimizi yitirmedik, hüsnü niyetten vaz geçmedik, kardeşlik hukukundan asla ve asla ayrılmadık. Türkiye’nin ve milletimizin aydınlık geleceği için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktan asla geri durmadık, durmayacağız. Çünkü bu, bir dönemin, bir kesimin değil topyekûn nesillerin hayatını etkileyecek önemde bir meseledir. Allah’ın izniyle, Rabbim ömür ve fırsat verirse, bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak, millete hizmetle geçen 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz" diye konuştu.


Erdoğan, Türkiye’nin bugün düne göre çok farklı bir yerde olduğuna işaret ederek, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle devlet içindeki, devletin kurumları arasındaki uyumu ve koordinasyonu güçlendirdik. Özellikle ordumuza, emniyetimize, istihbaratımıza sızmış olan hain FETÖ terör örgütünü temizledik, temizliyoruz. Millet iradesi üzerindeki tüm vesayetleri kaldırdık. Savunma sanayimizdeki atılımlarla hamdolsun terörle mücadelede çok büyük ilerleme kaydettik. En önemlisi şudur; 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası Cumhur İttifakı’nı kurarak hem devletimizin gücüne güç kattık hem de milletimize özgüven kazandırdık. Cumhur İttifakı, ülkemizin ve demokrasimizin son 7-8 yılda mazur kaldığı pek çok saldırının birçok anti-demokratik girişimin püskürtülmesinde en sağlam direniş hattımız olmuştur" dedi. “Bizim muhatabımız milletimizdir”


Nereden bakarsanız bakın Türkiye’nin her zamankinden daha güçlü olduğunun vurgusunu yapan Erdoğan, "Terör belası başta olmak üzere kronik sorunlarımızı çözmek, kardeşliği pekiştirmek, Türkiye’yi ‘kardeşlik ekseninde’ büyütmek için, bugün önümüze bir kez daha bulunmaz bir imkân çıkmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı’ndaki yol arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, tüm MHP camiasına, grubum adına, aziz milletimiz adına, selam ve şükranlarımı tekrar ifade ediyorum, Devlet Bey; tavır, konuşma, söylem ve siyasetiyle, feraset ve tecrübesiyle, cesur çıkışlarıyla, akıl dolu cümleleriyle, daima tarihe not düşen, tarihe istikamet çizen bir liderdir. Kendisi her fırsatta, anlayabilenler için, ‘mazrufa’ odaklanma iradesi gösterebilenler için vatan sevgisinin, millet sevgisinin, Cumhuriyet aşkının, en önemlisi de milliyetçiliğin ne olduğunu, ne manaya geldiğini en açık, en sarih, en çarpıcı şekilde izah etmiştir. MHP Genel Başkanının son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar, önümüze açılan tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Buna karşılık, ülkenin ve milletin ortak çıkarları yerine kendi şahsi ve zümrevi gündemlerinin peşinde olanlar, her zamanki gibi, tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir. Şunun bilinmesini isterim ki, bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de, Türkiye’nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıklardan uzak kalması noktasında gereken adımların atılması yaklaşımımızı desteklediğini biliyoruz. Gerisi laf-ı güzaftır, belagat şehvetinde boğulmaktır" ifadesini kullandı. “Ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayretleri, iplerini ellerinde tutan patronlarına kendilerini ispat uğraşından başka bir şey değildir. TUSAŞ’a yapılan kalleş ve alçakça saldırı bir kez daha göstermiştir ki teröristin anlayacağı yegâne dil terörle tavizsiz mücadeledir. Türkiye içinde de, Irak’ta ve Suriye’de de, Avrupa başta olmak üzere var olduğu her yerde terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize, hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak" dedi. “Özel’in kardeşliğin safında yer alacağına yürekten inanmak istiyorum”


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terörün boyunduruğundan halen çıkamayan, dahası Türkiyelileşmeye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi partinin de yaptığı son açıklamayla nerede durduğunun işaretini verdiğini söyleyerek, "Şurası çok net anlaşılmalıdır ki; Türkiye’nin terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kardeşliğe değil husumete, demokrasiye değil anarşiye, hukuka değil hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi mümkün değildir. Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yanyana gelmez, aynı kapta bir arada bulunmaz. Bir koltukta terör, diğerinde sivil siyaset taşınmaz. Hukukun ve demokrasinin içine girmeyen, hukuk ve demokrasi içinde karşılığını alır, almıştır ve bundan sonra da alacaktır. Buradan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, ‘Devlet, herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı’ siyasetimizi, 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel’i tebrik ediyorum. CHP’nin Sayın Özel’in genel başkanlığında tarihin bu önemli kırılma noktasında doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına yürekten inanmak istiyorum. Biraz önce de ifade ettiğim gibi Türkiye içinde şartlar müsait hale gelmişken, fakat söyledim, söylüyorum, işte bir hukuk devleti içerisinde PKK terör örgütünün özellikle attığı adımlardan rahatsız olan Sayın Özel’e de bundan rahatsız olma, bu işi öğreneceksin. Hukuksuzluk nedir bunu da öğreneceksin. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adalet olmaz. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adil bir yönetim biçimi olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken, terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın. Tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin. Biz bundan zatıaliniz rahatsız oluyor diye attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken, ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza etmek yolunda bizim asli muhatabımız unutma bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Sayın Özel, benim Kürt kardeşim artık 40 yıldır bölücü terör örgütü üzerinden sanhenelen oyunu görmektedir" dedi. ’LGBT sapkınlığını savunanlar, Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır’


Bölücü terör örgütünün önceki gün Avrupa’da yaptığı gösteride örgüt paçavralarının yanında İsrail bayrağının sallandığını belirten Erdoğan, "Hangi Kürt kardeşim bu alçakça işbirliğini görmezden gelebilir? Kudüs’ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, dahası bundan zerre miskal utanmayanlar, Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi’nin torunları olamazlar. Batının insanlığı ifsat projesi olan LGBT sapkınlığını savunanlar, benim Müslüman Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır, ebedi düşmanıdır. Tam da bu noktada Sayın Bahçeli’nin merhum Ziya Gökalp’ten yaptığı alıntıyı tekrar hatırlatmak istiyorum; ‘Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi, her iki taraf için hem dini, hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.’ Tıpkı Sayın Devlet Bahçeli gibi biz de hayatımız boyunca hep benzer bir hissiyatı dile getirdik. Coğrafyamızda ’Türk Kürtsüz; Kürt de Türksüz yaşayamaz, var olamaz, varlığını idame ettiremez’ dedik. Bunu her zaman kalbimizle söyledik, yüreğimizle söyledik, gönülden söyledik, samimiyetle, ihlasla, muhabbetle, hüsnü niyetle söyledik" ifadelerini kullandı. "Hasımların açtığı husumet parantezini kapatacağız"


En son Ahlat’ta Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıldönümü törenlerinde hem bedenleriyle, hem ruhlarıyla, hem dilleriyle, hem de verdikleri tarihi fotoğrafla bu hakikati bir kez daha ifade ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Alparslan’ın ordusunda Türk de vardır, Kürt de vardır, Arap da vardır. Malazgirt Zaferi, Türk’ün de, Kürdün de ortak zaferidir. Bu zafer, sadece Türklere, sadece Kürtlere değil, Türk-Kürt kardeşliğine de Anadolu’da bir yurt inşa etmiştir. Malazgirt’ten Milli Mücadele’ye kadar ortak vatanımızı, toprağımızı, şerefimizi, namusumuzu, en çok da kardeşliğimizi biz birlikte savunduk. Uzunca bir süredir bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar. Çünkü Malazgirt’in intikamını almak istiyorlar, çünkü Kudüs’ün fethinin öcünü almanın peşindeler. Hani diyor ya şair: Bunlar, engerekler ve çıyanlardır, bunlar, aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları, sakın tanımamızlıktan gelme. Bu millet, hiçbir ayrım yapmaksızın fertlerinin tamamıyla dünyanın en imanlı, en sarsılmaz, en yenilmez gücüdür. İşte bunu bozmaya, bunu dağıtmaya, bunu zayıflatmaya, bunu içeriden çökertmeye çalışıyorlar. Biz, bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ortak düşmanı sevindirmeyeceğiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz. Hasımların açtığı husumet parantezini kapatacağız. Geçmişin yaralarını birlikte saracağız. Tarihi yine birlikte yazmaya devam edeceğiz. Biz bunca yıldır, Türkiye’deki her kesimin özgürlüğü için, en çok da Kürt kardeşlerimizin istiklali, onuru, namusu için mücadele verdik. Allah’a hamdolsun pek çok alanda hayal dahi edilemeyecek yerlere geldik. Şu ana kadar birçok meseleyi birlikte, ortak akılla çözüme kavuşturduk. İşte şimdi, ülke ve millet olarak Sayın Devlet Bahçeli’nin, Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’nin elini değil, tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkan ele geçirdik" dedi. “Gel, terör baronlarına o yetkinin aslı sahibinin kim olduğunu gösterelim”


Önlerinde açılan bu fırsat penceresinin, iç cepheyi dosta-düşmana karşı güçlendirme fırsatının millet ve milletin meşru temsilcisi siyaset kurumu tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Şunu lütfen unutmayınız, 85 milyon olarak aşımız bir, ekmeğimiz bir, kıblemiz bir, vatanımız, toprağımız bir, bayrağımız, marşımız bir, devletimiz bir, en önemlisi de mazimiz bir, istikbalimiz bir, kaderimiz birdir. Buradan, Gazi Meclis’imizden, milletin kürsüsünden sesleniyorum; sevgili Kürt kardeşim senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail’in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, imanına, İslam’ına, ezanına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında al bayrağımızın gölgesinde, aydınlık, müreffeh, kardeşçe bir istikbali birlikte kuralım diyoruz. Bundan 101 sene önce Cumhuriyeti birlikte kurduk. Bu Cumhuriyet benim olduğu kadar senin de cumhuriyetin. Gel, Cumhuriyeti birlikte hepimiz için bir esenlik yurdu yapalım diyoruz. Gel, yumruklarını sıkanları aradan çıkartalım. Gel, terörü meşrulaştıranların, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım. Gel, milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere, o yetkinin aslı sahibinin kim olduğunu gösterelim" ifadelerini kullandı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER