Bağımsız Mahkemelerin Hukuka göre verdikleri sonuç doğuran kararlara veya bir davanın mahkemece nasıl bir karara bağlandığını gösteren resmi belgeye İLAM diyoruz. Hukuk mahkemeleri, Ceza Mahkemeleri, İdare mahkemeleri, Üst mahkemeler, Tahkim, Sayıştay, Dispeç raporu onay kararları, Yabancı ilamların onayı ( tenfiz) kararları İLAM'a örnek.
Bir de usul ve icra mevzuatımızda 'İlam hükmünde sayılan belgeler' var ki ayrı bir fasıl. Özel yasalarda da bazı belgelere kuvvet verilmek istenirken ilam hükmünde sayılır istisnaları düzenlenmekte.
Para borçlarına dair İlamların icraya konulması alanında yaşanan gariplikler bugünkü konumuz.
ilamların pek çoğu kesinleşmesine gerek bulunmadan icraya konulabiliyor. Misalen davalının davacıya şu kadar miktar ödemesine dair iş mahkemesinin para borçlarına dair verdiği ilamlar gibi.
Bu tür İlamlar, icraya konulan diğer belgelerden çok daha avantajlar içeriyor. Maktu ve az bir başvuru harcıyla , yetki sorunuyla karşılaşmaksızın Türkiye'nin her yerinde ,itirazsız sorunsuz icra takibi yapılabilen bir belge. İlaveten teminat gerekmeksizin ihtiyati haciz imkanı ile borçlunun tebliğini müteakip icra memurunun düzenlediği ( ödeme emri değil- icra emrinde ) yedi günlük yeine getirme veya ödeme süresi dolunca alacaklı her türlü istemde bulunabiliyor. Belli bir paranın ödenmesi, binanın yıkılması, çocuğun teslimi gibi , icra emrinin kaynağı olan ilamda ( sonuç mahkeme kararında) ne yazılı ise icra emri de bu kapsamda düzenleniyor ve muhatabı emri yerine getirmek zorunda. Getirmezse devreye devletin icrai kuvveti giriyor.
İcrası mümkün olan para borcuna dair mahkeme kararlarının istinaf veya temyizi kural olarak icrayı durdurmayacağından mahkeme kararını istinaf veya temyiz eden taraf ilaveten teminat mektubu veya karşılığını icra müdürlüğüne depo edip uzun, yorucu ve sıkıcı bir koşuşturma içine giriyor.
Türkiye Cumhuriyeti bankalarınca verilen, icradaki brüt rakamın üzerindeki teminatı içerir teminat mektubu önce icra müdürlüğüne sunulup yüksek mahkemeden tehir belgesi getirebilmek için icra müdürlüğünden üç aya kadar süre talep ediliyor. İcra Müdürlüğü teminat mektubunu icra mahkemesine bir yerde kontrol mekanizması gibi gönderip uygunluk kararı almadan mektubu kabul edemiyor. Mektubun kabulünün ardından mektubu veren davanın istinaf veya temyiz edildiği üst mahkemeye başvurup icranın teminat karşılığı ertelenmesi kararı almak zorunda. Üst mahkeme bu süre içerisinde bu ekstra kararı vermezse- iş yoğunluğundan veremezse davalı bir keze mahsus bir aya kadar ek süre isteyebiliyor. Yine üst mahkemeden karar çıkmadı yandı gülüm keten helva misali karar kesinleşmeden dosya alacaklısı teminat veya parayı dosyadan çekebiliyor.
Yeni kurulan istinaf mahkemeleri için ayrı, oradan karar çıktıktan sonra Yargıtay'ı için ayrı teminat işleri için koşuşturmalar oldukça zaman ve enerji kaybı, Avukatlar için de bir çoğu anlamsız bir sinir harbine dönüşüyor. Misalen Mahkeme kararı Maraş'tan, ilam alacaklı avukatının bulunduğu Samsun'dan konuluyor, davalı borçlusunun Avukatı Antalya'da ve İstinaf yeri Gaziantep, temyiz yeri de Ankara . Eyvah ki eyvah. (Bu misalde Allah şahsın Avukatına dayanma ve koşuşturma gücü versin.)
İşte bu noktada icra müdürlükleri, icra hakimlikleri , üst mahkemeler ve Avukatların istinaf ve temyiz noktasında sarf ettikleri milyonlarca saat iş gücü kaybı esasen İLAMLARIN İCRASI faslının , bu noktadaki kuralların bir kez daha gözden geçirilmesi gereğini ortaya koymakta.
İcrası mümkün özellikle para borcuna dair İlamların yazılır yazılmaz hemen ertesi gün icra takibi yapılabilmesi üzerinde durmalı. Alacaklı taraf, davada elde ettiği % 12 dışında icra takibi ile ilaveten bir % 12 den başlayan icra vekil ücretine de hak kazanabildiği için alacaklı tarafı eleştirmek kolay yol.
Ancak diğer tarafta ilamdaki borcu hemen ödeyebilme kabiliyetine sahip davalı için de her halde icraya muhatap olmanın açıklaması olmalı. Ve tabii olarak bu durumda mutlaka bir orta yol da olmalı.
Nacizane görüşüm, kararı veren mahkeme kararın icrası için tebliği takiben belli bir günde şu kadar rakamın veya teminat mektubunun mahkemeye depo edilmesini de emredebilir veya daha empatik akılcı çözümler düşünülebilir. Taraflar icrayla, mahkemeler de son derecede gereksiz ekstra kararlarla uğraşmaz. (Örnekleri AİHM kararlarında olduğu gibi.) İdare mahkemelerinin idare aleyhine verdikleri kararların büyük çoğunluğu idareye başvurmadan icraya konulamıyor mesela.
Ayrıca yılda yüz binlerce sayıda teminat ve tehiri icra kararları vermek zorunda kalan icra mahkemelerinin ve yüksek mahkemelerin bu gereksiz prosedür nedeniyle anası ağlamakta, asıl işlerine bakamamaktadırlar. Avukatların da belki ekstra ilamlı icra vekalet gelirinden mahrum bırakacak bu öneriyi ciddiyetle gündemlerine almaları gerek. Zira empati ile yaklaşıldığında borcunu ödeyebilecek durumda olan davalının ilamın çıktığının ertesi gün icralı olması pek vicdani bir hal değil.
Bu noktada yeterince akademik çalışmaya rastlayamadım. Varsa öğrenmek ve takip etmekten memnun olacağım. Ancak Adalet Bakanlığının yargının sürat ve işleyişi açısından bu hususta elzem özel çalışmalar yapması gereği ortada.
Derin saygılarımla.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?