Bugün köşemizde, aslında hukukun en önemli işlevi olan önleyicilik ve bunun bazı yenilikçi sektörlere uygulanışı üzerine konuşacağız.
Herhangi bir sektörde hukukun asıl devreye girmesi gereken aşama, aslında işlerin sapa sardığı evre değil, o girişimin henüz kuluçka aşamasıdır.
Zira bu ihtimal aslına baktığımızda iş sahibi için de hem maliyet açısından hem de öngörülebilirlik açısından daha faydalıdır.
Bu açıdan baktığımızda hukuk satranç gibidir, bir kaç adım sonrasının hukuki değerlendirmesini yapıp ona göre yol çizdirir.
Hemen her sektörde önemli bulduğum bu hususu, aşağıdaki bazı alanlar ile örnekleyebilirim;
Otomasyon: Bir firma yeni bir makine alımında bulunurken, sipariş vereceği makineyi, makinenin işçi sayısından düşüp firmaya vereceği maliyet verimi ile hesaplasın. Otomasyona geçiş sürecinde şirketin bu makinelerden birçok sipariş vermesi üzerine orta vadede şirketin işçi sayısında önemli bir azalma ön görüyor ise, bu konuda toplu işten çıkarma ve işletme kararıyla işin gerekleri nedeniyle işten çıkarma konularının, ezbere konuşmadan, firma özelinde iş sözleşmeleri de incelenerek hesaplanması ve bunun bir proje haline getirilmesi; önleyici hukuk bakımından aslında şirketin kârına olacaktır.
Yazılım: Bir yazılım firmasısınız ve firmanızın iş modelini reklam gelirleri ile inşa etme planı içindesiniz. Bu durumda öncelikle kişisel veriler hukuku ve siber güvenlik hukuku bakımından detaylı bir çalışma yapılması gerekecektir.
Zira yakın zamanda Kişisel Veriler Kurulu'nun açıklamasına göre bir yazılım firmasının yüz binden fazla Türk kullanıcının kimlik bilgilerinin siber saldırılarla sızdırıldığı raporlanmıştır.
Hatta kişisel veriler konusunda, Avrupa Birliği kurallarına bile uymanız gerekecek ve bu konuda da ön hazırlık yapılması gerekecektir. Yine bu yazılıma yatırımcı alırken hazırlanacak gizlilik sözleşmeleri ve niyet mektupları da ilk aşama önlemler arasındadır.
İş Ortaklığı: Klasik olarak sermaye koyan taraf veya know-how getiren tarafsınız.
Ortaklık için bir şirket kurulup zorunlu olarak şirket ana sözleşmesi yazmak burada yeterli olmayacaktır.
Zira şirket ana sözleşmesinde yazılabilecek maddeler zaten kanun ile sınırlanmıştır.
Burada yine önleyici olarak oldukça detaylı ve uzun bir hissedarlar sözleşmesi hazırlanması; bu sözleşmede farklı opsiyonlar ve haklar ile cezai şartlar tanımlanması, her iki tarafın da kendisini garanti altına alıp sonradan içlerinde bir çekince olmadan işlerini başarıya götürmesine yardım edecektir.
Bu hususlar yeterince irdelenmeden girişilecek bir girişimde iki temel açıdan firmanın başı ağrıyabilecektir.
Hem maddi olarak firmanın karşılaşabileceği cezalar, davalar, haksız rekabet hususları, istenmeyecek hissedar yapıları; hem de girişimin vermeyeceği kurumsal güven ve bu güvensizliğin girişimcileri mental açıdan yorması, önleyici hukukun ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Dünyada çeşitli ülkeler çıkardıkları 'kurumsal yapı zorunluluğu' kanunlarıyla, örneğin ABD'de 'Sarbanes-Oxley Act' ve İngiltere'de 'UK Corporate Governance Code', firmaların hissedarlarına sağlaması gereken garantiler, hesap verilebilirlik ve mevzuatlara ön uyumluluk şartlarını düzenlemiştir.
Regüle olmayan sektörlerin artık bizim ülkemizde de git gide azalması, bu hususu zorunlu kılmaya başlamıştır.
Saygılarımla
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?