Bu sözcüğü son zamanlarda sık duyar oldunuz, açalım.
Malpraktis, İngilizce kökenli, ana dilinde kötü hareket, kötü görev yapmak gibi anlamlar içermekte.
Ancak genel olarak kullanıldığı tıp literatüründe 'hastalara yönelik tıbbi uygulamalarda yapılan hatalar nedeniyle hasta veya yakınlarının hekim uygulamasından veya sorumlu kurum kuruluşun uygulamasından zarar görmüş olması hali' olarak adlandırılmakta.
Malpraktis davaları da sorumlu hekim veya kuruluşa karşı açılan tazminat davaları olarak yerleşmiş dilimize.
Hekim veya sağlık kuruluşunun tecrübesizlik, bilgi eksikliği, hatalı uygulamaları gibi kusura dayanan veya olası kast, kast gibi daha ağır nedenlerle hasta zarar görebilir. Zarar sonucu hekim veya sağlık kuruluşu için hukuken maddi manevi tazminat, cezai anlamda şikayet sonucu ceza davası, idari anlamda da hafifinden ağırına disiplin cezaları gündeme gelebilir.
Zararların telafisi için açılan tazminat davalarına verilen genel ad da Malpraktis davaları olarak yerleşmiş dilimize.
Kusur, hasar ve aralarındaki kusur hasar illiyet bağı varsa, hasta ve hekim arasındaki sözleşmeden veya sözleşme dışı vekaletsiz iş görme hükümlerinden yola çıkılarak artık daha bilinçlenen tüketici/hastaların açtığı davalarda hükmedilen yüklü tazminatlar artık gazete sayfalarına daha çok girmekte.
Borçlar yasasında yer alan vekalet,hizmet, eser sözleşmeleri gibi sözleşmeler yine borçlar yasasında yerleşik kusur, hasar gibi genel kavramlar üzerinden açılıyor bu davalar.
Dava, kamu hastanelerine karşı açılacaksa İdare mahkemeleri, hekim veya özel sağlık kuruluşa açılacaksa tüketici mahkemeleri görevli.
Ancak davalılardan birisi sigorta şirketi ise Ticaret mahkemelerinin mutlak görevli unutmayalım.
Zaman aşımı sürelerinin yine her olayda ayrı değerlendirilmesi gerek.
On yıla varan süreler mevcut ancak biz buradan uyaralım zararlandırıcı olay üzerinden bir yıl geçmeden başvurunuzu yapmaya çalışın,
Günümüzde sağlık hizmetleri hızla özelleşmeye devam ederken, branş olarak bir birinden farklı özel hastaneler bu alanı doldurmaya çalışmakta.
Belirtmemiz gerekir ki, kamu veya özel olsun, tüm sağlık kuruluşlarından hasta veya yakınlarından alınan 'hekim veya sağlık kuruluşunun hatalardan sorumlu olmayacağına dair' belgeler hukuken geçersiz.
Hatta ileri bir görüşe göre hekimin 'hafif kusurları' dahi bu geçersizliğe dahil.
Pek çok vatandaş, kabul sözleşmeleri, operasyonlar öncesi ve sonrasında imzalatılan türlü karma sözleşmeler gibi kendisine içeriğini iyi incelemeden, inceletme imkanı dahi sunulmaksızın belge imzalatıldığı düşüncesiyle hatalı tedavi ve tıbbi uygulamalardan gördüğü zararlara karşı dava açamayacağı düşüncesinde ki, bu düşünce yanlış.
Hukuksal hakları araştırma ve kullanmakta yarar var.
Pek çok hekim veya hastanenin, sağlık kuruluşunun yanlış tedavi teşhis uygulamadan doğacak zararlara karşı hasta veya yakınlarına ödenecek tazminatı garanti eden özel-sigorta poliçeleri bulunduğunun, bazı poliçe türlerinin özel sağlık kuruluşları için yasal zorunluluk haline geldiğinin de altını çizelim.
Tıpkı biz Avukatlara yönelik uzun zamandır benim de şahsen ihmal etmediğim olası hukuki hatalara karşı düzenlettirdiğimiz poliçeler gibi.
Sağlık ve esenlik dolu günler dilerim.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?