USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÇİFTLEŞME MAKİNESİ EŞCİNSEL KEYNES

06-10-2023

1- SOSYAL POLİTİKA VE SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN DOĞUM YILLARINDA DÜNYA

 1929 krizinin ABD’de baş göstermesiyle tüm dünyaya yayılan ekonomik buhrandan ülkemiz de etkilenmiştir. Nitekim ticaret sistemleri ülkeleri tek bir ekonomik model etrafında toplar ve sosyal ve ekonomik dönüşümler kültürel değişimleri ve toplumsal yenilenmeyi de kucaklayarak modern kavramı içinde yerini bulur.

Elbette ki, sonuçları tüm ülkeler için aynı doğrultuda değildir. Zira,sosyal adaletin tüm dünyada sağlanması imkansız bir ütopyadan öteye geçemez.

Ne olmuştu, kısaca hatırlamak gerekirse, ABD başta olmak üzere 1929 krizine kadar işçilerin de birden fazla yatırımlarının olduğu, refah seviyesinin çok yüksekyaşandığı borsanın pozitif ivmesi eşliğinde ABD yönetimini ele alacak kadar güçlü hisse senetleri topluluğu birikmişti.

Aynı dönem, yeni yerlerin keşfedilmesiyle emlak sektörü de pozitif ivmeye katılmış ve Adam Smith’in liberalizmi tüm dünyayı kucaklar hale gelmişti.

Liberalizm, serbest piyasa ekonomisidir. Adam Smith ile anarız; ama esasen bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler ünlü sözünün sahibi fizyokratlara aittir.

Tam istihdam ekonomisidir. Sosyal politikanın olması kabul edilemez kaldı ki serbest piyasa ekonomisinde ilahi bir güç olan görünmez el vardır ve tüm piyasayı temizler şeklinde ifade ettiğimiz düzenleme kendi kendine olmaktadır.

Amerikalılar baktı ki piyasaya dokunmayınca zenginlik ve refah artıyor, yeni bir model ihtiyacı hissetmediler. Adam Smith’in klasik iktisat modeli yeterli ve güvenliydi. Yabancı gelmesin, liberalizmle aynıdır. Ve hatta bugün sosyalizmin yani sosyal politikanın en öncülerinden ve hepimizin çok iyi bildiği Karl Marx da klasik ekol içindedir.

1929 krizi yaşanmasıyla olmaz denilen olmuş ve işsizlik beraberinde yoksulluk ve yoksulluğun demografik sonuçları en çok da refahı yaşayan ABD başta olmak üzere tüm dünyada etkisini göstermiştir.

İşte tam burada artık yeni bir model ihtiyacı doğmuş ve çalışmalar başlamıştır.

2-KEYNES’İN AYAK SESLERİ GELİYOR

Yeni modelin doğumu, sosyal politikanın doğumu, sosyal güvenlik sistemlerinin oluşturulması artık Keynes’in altın çağına tekabül eder. 1940 lı yıllar ila 1945 yılı. Kaldı ki tam ikinci dünya savaşı dönemidir.

Nihayetinde, tarih göstermiştir ki her zirveden sonra ivme negatife döner ve mutlaka kriz gelir.

Öyle bir kriz düşünün ki, ikinci dünya savaşının temellerini atan, sokakta çocuklarını satılığa çıkaran bir annenin var olduğu, hızla tüm dünyayı sürükleyen bir kriz.

Yoksulluk, sefalet, psikolojik bunalımlar, işsizlik derken böyle bir buhran da artık anlaşılmıştır ki devlet müdahale etmeden, sosyal politika aracılığıyla koruma sağlamadan yoksulluktan ve yoksulluğun /ekonomik/sosyal sonuçlarından kurtulmak mümkün değildir ve sosyal güvenlik uygulamaları elzem ihtiyaçtır.

Bu devrim, Keynes ile gerçekleşmiştir.

Artık yeni bir ekonomi modeli ile tanışan dünya, günümüz sosyal politika uygulamalarının temellerini oluşturur.

John Maynard Keynes, sosyal devletin kurucusu iktisatçı olarak biliriz.

Bu devrimi gerçekleştiren kişinin özel hayatına baktığımızda tartışması, günümüz çağında süren bir eğilim yönündedir.

Eşcinsel olan Keynes, şubat 1909'dan sonra dokuz aylık bir süreç boyunca toplam 61 partneri olduğunu, takip eden yılda ise 65 farklı kişiyle daha ilişkiye girdiğini yazmıştır. Evet, erkek.

Aynı bir pul koleksiyoncusu gibi bütün fetihlerini listeleyen Keynes'in cinsel geçmişi epey yoğun: "... Whitechapel aktörü, Etna'nın altındaki 16 yaşındaki çocuk, Vauxhall'daki asansördeki çocuk, Yahudi oğlan, Paris Hamamlarının grandükü Cyril" .

Öyle ki, eski bir aşığı devrimci ekonomik düşünürü "demir çiftleşme makinası" olarak tanımlamıştır.

Sonrasında, Keynes'in kendisi de daha önce cinsel ilişki kurduğu rus balerin Lydia Lopokova ile evlenmiş ve karısına yazdığı mektuplar, büyük bir aşkın olduğunu göstermektedir.

Keynes’in modelini anlatmadan önce düşünelim, bugün tüm dünyayı saran büyük bir kriz olacak ve bu krizin olumsuz sonuçlarını ortadan kaldıracak modelin sahibi eşcinsel olacak.

Birlikte olduğu kişilerin listesini tutacak kadar da açık olacak.

Yıl 2023. Açıkçası pek çoğumuzun modelin içeriği ile ilgileneceğini üzülerek sanmıyorum.

Tarihten öğrenmemiz gereken yalnızca tarihe düşen akademik notlar değildir.

3-SONUÇ

O dönemlerde Keynes’in eşcinsel kimliğiyle ilgilenmeyen ve geliştirdiği modeli hızla uygulayan toplumlar, bugünün sosyal dinamiklerinin oluşmasına ve uygulanmasına sebep olmuştur ve hepimiz Keynesi, adıyla anılan ekol ile tanırız.

Vel asıl, Keynesyen model, ücretlerin yapışkan/katı/rijit olduğunu açıklayarak, piyasanın kendi kendine işlerlikte olamayacağını ve devlet politikasının gerekli olduğunu vurgulayan maliye politikasını içeren yeni bir sistemle dünyayı tanıştırmıştır.

Ücretlerin katı olması demek şudur. Günümüz şekliyle düşünürsek, çalışan bireyler çalıştıkları iş karşılığında belirli bir ücret alırlar. Maaş. Bu rakam yıllık enflasyon rakamına göre ayarlanan ve her ay belirli miktarı karşılayan şekildedir.

Yani bir ay on beş bin, öteki ay yirmi bin, diğer ay beş bin kazanılmaz. Rakam bellidir ve çalışan birey bu yapışkan ücrete güvenerek hayatını planlar ve istihdama devam eder.

Bu sistemi uygulayan ve koruyan politikalar mevcuttur. Sendikalar, maliye politikaları gibi.

Ücretlerin yapışkan olması, maliye politikalarının gücünü arttırır.

102 Sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi ( 1952 ), Atlantik Paktı ( 1941 ), Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu ( 1964 ), William Beveridge Raporu ( 1942 ) gibi sosyal güvenlik sistemlerinin oluşmasına öncülük eden modeller tarihlerden anlaşıldığı üzere ikinci dünya savaşı dönemi yani yoksulluğun doruklarda yaşandığı ve Keynes’in devlet müdahalesi gereklidir temeline dayanan ekolün altın çağını yaşadığı yıllara rastlar.

Her ne kadar 1970’li yıllarda enflasyon ve işsizliğin eş zamanlı görülmesi şeklinde gerçekleşen stagflasyonun petrol şokları ile kendini göstermesiyle model sorgulansa da ilerleyen yıllarda yeni keynesyen ekol, post keynesyen şeklinde temelde Keynesyen politikalara bağlı olarak devam edecektir.

En önemlisi de modern çağımız sosyal politika uygulamaları ve sosyal güvenlik sisteminin koruyucusu şeklinde elzem önemli bir devrimin mimarı olarak yoksullukla mücadelede kurumların rolünü tartışmasız ortaya koymuştur.

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Ahmet
Ahmet 11 ay önce
Allah ve Resulü eşcinselliği lanetlik iş olarak bildirmiş yasaklamış biz bu eşcinsel sapığı güzel fikir var diye alkışlayacakmıyız